acknowledge

  1. Transitive Verb (doğruluğunu) kabul etmek, itiraf etmek.
    He acknowledged his ignorance: Cehaletini itiraf etti.

    He acknowledged his debt/his mistake: Borcunu/hatasını kabul etti.
  2. Transitive Verb tanımak.
    The people acknowledged him as king.
  3. Transitive Verb (aldığını) bildirmek.
    to acknowledge (receipt of) a letter: mektubu aldığını bildirmek.
  4. Transitive Verb takdir/şükran/teşekkürlerini ifade etmek.
    to acknowledge a favor/a gift: bir iyiliğe/hediyeye
    teşekkür etmek.
    How can I acknowledge your kindness: Lûtfunuza minnettarım.
  5. Transitive Verb teslim/tasdik etmek.
    to acknowledge an opponent's superiority: muhasımın üstünlüğünü teslim/tasdik
    etmek.
    to acknowledge something as a fact: bir şeyin doğruluğunu tasdik etmek.
  6. Transitive Verb yasal olarak danımak.
    He refused to acknowledge his son: (Onun) meşru oğlu olduğunu reddetti.
  7. Transitive Verb (gülümseme, el sallama, selam verme gibi) bir işaretle mukabele etmek.
    She met him in the street but
    barely acknowledged him: Ona sokakta rasladı, fakat tanıdığını pek belli etmedi.
hatasını kabul etmek Verb
imzasının kendine ait olduğunu ikrar etmek Verb
imzanın kendine ait olduğunu ikrar etmek Verb
olumsuz alındı
(mektubun) alındığını teyit etmek Verb
bir borcu tanımak Verb
bir borcu kabul etmek Verb
bir borçu kabul etmek Verb
hatasını kabul etmek Verb
siparişin alındığını teyit etmek Verb
bir siparişin alındığını teyit etmek Verb
alındı damgası Noun, Information Technology
borçu ikrar etmek Verb
borcu ikrar etmek Verb
aklamak Verb
bir mektubun alındığını teyit etmek Verb
mektubun alındığını doğrulamak Verb
mektupn alındığını teyit etmek Verb
birini lider olarak tanımak Verb
mahkeme huzurunda bir şeyi ikrar etmek Verb
gerçekliğini kabul etmek Verb
birine bir şey için teşekkür etmek Verb
gerçeği kabul etmek Verb
gerçeği kabul etmek Verb
gerçekleri kabul etmek Verb
lütfen aldığınızı teyit edin