alan

Turkish-English Translation

  1. Noun, Geometry area
  2. court
  3. space
  4. region
  5. extent
  6. range
  7. scope
  8. domain
  9. sphere
  10. reach
  11. realm
  12. Noun locality
  13. sweep
  14. Information Technology field
  15. open
  16. plaza
  17. acreage
  18. tract
  19. compass
  20. maidan
  21. spread
  22. public square
  23. open space
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

Avrupa Adli Alanı
European Judicial Zone Proper Name, Law
çatışma alanları
conflict areas Noun, Politics-Intl. Relations
Çeşitli medya reklamları için alan ve zamanın bir ücret veya sözleşmeye dayalı olarak satışı (NACE kodu: 73.12)
Media representation (NACE code: M73.1.2) Noun, Trades-Professions
deniz yetki alanı
maritime zone Noun, International Law
etki alanı
impact area Noun
geçiş alanı
transitional space Noun, Psychoanalysis
görme alanı
visual field Noun, Ophthalmology
görme alanı defekti
visual field defect Noun, Ophthalmology
görme alanı kusuru
visual field defect Noun, Ophthalmology
görme alanı testi
visual field test Noun, Ophthalmology
harekat alanı
theater of operations Noun, Military
kişisel verileri alan taraf
data importer Noun, Law
muharebe alanı
battlefield Noun, Military
ortak alan
common areas Noun, Construction
savaş alanı
battlefield Noun, Military
sulak alanların kurutulması
drainage of wetlands Noun
travma alanı
trauma room Noun, Medicine
uluslararası alanda
on the international arena Adverb
üslenme alanı
base camp Noun, Military
yaşam alanı
living area Noun, Architecture
yerleşim alanı
settlement Noun
açık alan
open space
ağırdan alan
dilatory
anket uygulanan toplam alan
total field under survey
anüvite alan
holder of an annuity
aynı zamanda yer alan
contemporaneous Adjective
bağış alan
donatory
bataklık alan
bog
bir arada yer alan
concomitant
bitiştirilmiş alan
concatenated field Information Technology
boğa güreşi yapılan alan
bullring
borç alan
bank call
borç alan
debt raiser
borç senedi alan
recognizee
boşaltılmış alan
evacuation area
çevresinden farklı bir alan
swath
çim alan
sward
çimenlik alan
lawn
çimenlik bir alan
greensward
dar alan
tight space Noun
devir alan
assignee in bankruptcy
devir alan
assignee
durma yasağı olan alan
no-stopping zone
düz çayırlık alan
savanna savannah
ekili alan
cultivated area
ekonomik alan
economic territory
ekonomik alan
economic domain
elektrikli alan
electric field
elektriksel alan
electric field Noun, Engineering
elektromanyetik alan
electromagnetic field Noun, Physics
etrafı çevrili alan
enclosed ground
geçiş parası alan
toller
geliri alan
income receiver
geniş alan
larger area
günün sorunlarını ele alan
topical
güvenli alan
safety Noun
hafife alan
dismissive
ikramiye alan
gratuitant
ikramiye alan
bonusee
imarlı alan
improved land Noun, Environment-Ecology
ipotek alan
lienor
kaleme alan
drafter
kamusal alan
public sphere Noun, Politics-Intl. Relations
kamusal alan
public space Noun, Sociology
kapalı alan
indoor area Noun, Management
kapalı alan
indoor space Noun, Management
kapalı alan
closed space Noun, Construction
kapladığı alan
footprint Information Technology
karşı lisans alan
cross licenses
kesit alan
cross section
kişisel alan
personal space Noun, Sociology
kredi alan
loan holder
kredi alan
loan creditor
kredi alan
receiver of a loan
mali alan
field of finance
manyetik alan
magnetic field Noun, Physics
mayın döşenmiş alan
mined area
menkul malı rehin alan
(US) mortgagee
menkul malı rehin alan
chattel mortgagee
mücavir alan
contiguous area Noun, Zoning Law
nişan alan
prize medallist
öç alan
vindicatory
oda ya da alan
concept facility
ödül alan
prizeman
ödünç alan
loanee
ödünç alan
borrower
ödünç alan
debt raiser
önce yer alan
pro
orta alan
middle distance
ortak alan
common field Information Technology
ortak alan
common area Information Technology
özel alan
specialty Noun
paketlenmiş alan
packed field Information Technology
park gibi yeşil alan
grounds
pek geniş bir alan
vast extent of ground
rehin alan
mortgagee
rehin alan
pledge taker
rehin alan
pawnee
rehin alan
pledgee
rehin karşılığı para alan
pawner
rüşvet alan
bribee Noun
rüşvet alan
bribe-taker Noun
rüşvet alan
bribe-taker Noun
sanayinin kullandığı alan
industrial floor space
satın alan
perquisitor
satın alan
purchaser
satın alan
cornerer
satın alan
buyer
satın alan
bargainee
satın alan
taker
sigara içilmeyen alan
(no) smoking area
sınırlı park yapılabilen alan
limited-parking zone
sulak alan
wetland Noun, Environment-Ecology
sürülmüş alan
tilled field
sürülmüş alan
filled field
tampon alan
buffer area
tarafsız alan
neutral ground
tazminat alan
recoverer
tazminat alan
indemnitee
teminat alan
lienor
teminat alan
chargee Noun, Law
toptan satın alan
buyer up
vasiyet alan
beneficiary under a will
vasiyet alan
to put down
vedia alan
bailee
yeşil alan
open- space area
alan ...
areal
alan açısı
(photo) angle of field
alan adı
domain name Noun, Software
alan araştırması
field survey
alan araştırması
area study
alan çalışması
field survey Noun, Earth Sciences
alan çalışması
field research Noun, Marketing
alan çalışması
field study Noun, Biology
alan çalışması
field work Noun, Sociology
alan çalışması
fieldwork Noun, Sociology
alan çizgesi
area chart Information Technology
alan derinliği
depth of field Noun, Photography
alan devlet
receiving state
alan galaksisi
field galaxy Noun, Astronomy
alan hakimiyeti
area domination Noun, Military
alan ihtiyacı
land requirements
alan kimse
beneficiary
alan kodu
area code Telecommunications
alan korkusu
(med) agoraphobia
alan momenti
field moment
alan ölçücü
measurer
alan örneği
area sample
alan örneklemesi
area sampling
alan satışları
field sales Noun, Advertising
alan savunması
zone defense Noun, Military
alan talan
in utter confusion
alan; kapsam
scope
(havaalanı) sisten temizlenmiş alan
end-cleared zone
emekli aylığı alan şahıs
recipient of a pension
haftalık ücret alan işçi
weekly wage earner
haraç alan örgüt
protection racket
havaalanında hangarın önündeki alan
apron
ivazsız lisans alan kişi
gratuitous licensee
iyi haber alan kaynaklar
well-informed quarters Noun
kiralanabilir alan
leasable area Noun, Construction
kredi alan sanayici
industry borrower
kredi alan şirket
corporate borrower
malı teslim alan kişi
consignee of the cargo
rapor alan şahıs
(Br) person carrying over
resim vergisi alan memur
tollkeeper
rüşvet alan hâkim
corrupt judge
rüzgâr alan taraf
weather side Noun, Maritime Traffic
sabit ücret alan yazar
staff writer
tazminat alan şahıs
receiver of an indemnity
telgrafı alan tarafından tekrarlanmak
to repeat back a telegram Verb
veresiye alan müşteri
charge customer
yağmur alan taraf
weather side Noun, Maritime Traffic
yakında yer alan olaylar
recent events Noun
yardım alan şahıs
recipient of relief
yatırımı satın alan müşteri
certificate buyer
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Düz ve açık yer
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.