anger

  1. öfke, hiddet, tehevvür, gazap.
    fit of anger: şiddetli öfke.
    gust of anger: ânî öfke.
    terrible
    fits of anger: müthiş öfke nöbetleri.
    in a state of blind anger: öfkeden gözü bir şey görmez halde.
    to speak in anger: öfkeli konuşmak.
  2. ağrı, sızı (yara/bere vb.'den ileri gelen).
  3. keder, ıstırap, elem, acı.
  4. kız(dır)mak, öfkelen(dir)mek, hiddetlen(dir)mek, darıl(t)mak, gücen(dir)mek.
    He is easily angered: O pek çabuk kızar.
  5. ağrıtmak, sızlatmak.
  6. öfke.
hırsını alamamak Verb
öfkesini koyuvermek Verb
hıncını odacıdan çıkarmak Verb
çıkarmak Verb
öfkeden parlamış
öfke patlaması Noun
öfkeden deliye dönmek/ kudurmak/ köpürmek, küplere binmek.
öfkesini göstermek Verb
öfkesini açığa vurmak Verb
öfkesini belli etmek Verb
parlamak Verb
sinirli
gürlemek Verb
şiddetli öfke
öfkeyle dolup taşmak Verb
öfke duymak Verb
öfkesi kabarmak Verb
tehevvür
dolap
gözleri dönmek Verb