egg

  1. yumurta.
    Easter egg: Paskalya yumurtası.
    egg white: yumurta akı.
    egg yolk: yumurta
    sarısı.
    fried egg: sahanda yumurta, yağda pişirilmiş yumurta.
    hard boiled egg: lop yumurta, çok kaynatılmış katı yumurta.
    scrambled eggs: çırpılarak yağda pişirilen yumurta.
    soft boiled egg: rafadan yumurta, az kaynamış yumurta.
    egg timer: yumurta zaman ölçeri: yumurtanın kaynama zamanını ölçen alet.
  2. yumurta biçiminde herhangi bir şey.
  3. egg cell ile ayni anlama gelir. yumurta gözesi/hücresi, tohum.
  4. şahıs, kişi, kimse.
    He's a good egg: İyi bir kimsedir.
    a bad egg: kötü/ciğeri beş para etmez kimse.
  5. yumurta sürmek, yumurtaya bulamak.
  6. birinin kafasına çürük yumurta atmak.
  7. egg on: kışkırtmak, cesaret vermek, teşvik/tahrik/teşci etmek.
gülünç olmak, gülünç duruma düşmek.
aptal görünme
aptal durumuna düşmüş olma
hıncahınç dolu
sokak serserisi, karaktersiz/âdi/güvenilmez kimse.
A bad egg who had served several years in prison:
Yıllarca hapis yatmış bir sokak serserisi.
bad actor, bad apple, bad hat, bad lot ile ayni anlama gelir.
çırpılmış yumurta Noun, Food-Kitchen
karışık nitelikli/hem iyi hem kötü tarafları olan şey.
like curate's egg: hem iyi kem kötü, karışık.
örgü yumurtası.
numarasını vermek Verb
sıfır, puansız.
(a) Paskalya yumurtası, (b) yumurta şeklinde çikolata.
tohumlamak Verb
sahanda yumurta
güvenilir/iyi kimse.
sıfır (oyun/yarışma sonucunu ifade için kullanılır). Noun
katı yumurta
lop yumurta
katı yumurta Food-Kitchen
lop yumurta
işin başlangıcında
bir suikasti hazırlık aşamasındayken akamete uğratmak Verb
(a) yumurtlamak.
This hen lays brown eggs. (b)
argo fiyasko vermek, başarısızlığa uğramak,
(bilhassa topluluk karşısında) bozum olmak.
iyi ve kötü nitelikleri olma
yedek para, ihtiyat akçesi. Noun
fol. Noun
Fedakârlık yapmadan amaca ulaşılamaz.
devekuşu yumurtası Noun
başarısızlıkla sonuçlanmak Verb
çürük yumurta
sucuklu yumurta.
üst rütbeli subayın şapka vizörü üzerindeki süsleme
çırpılarak yağda pişirilen yumurta
yağda pişmiş yumurta
beyzî süs, binaların cephelerini süslemek için yapılan yumurta ve kargı biçimli kabartma desen.
yumurtalı krema: yumurta, süt ve şekerden yapılan bir tatlı.
beyzî süs, binaların cephelerini süslemek için yapılan yumurta ve kargı biçimli kabartma desen.
beyzî süs, binaların cephelerini süslemek için yapılan yumurta ve kargı biçimli kabartma desen.
yumurtalı İngiliz pidesi: kızartılmış küçük yuvarlak ekmek üzerine domuz sucuğu, yumurta çılbırı ve Hollanda
sosu konarak yapılan yiyecek.
(kuşlar , tavuklar) yumurtlamayan
egg ile ayni anlama gelir. yumurta gözesi/hücresi, tohum.
şeker ve sütten yapılan alkollü bir içki
yumurta
entel
yumurta delici Noun, Food-Kitchen
yumurta pişirici Noun, Food-Kitchen
yumurtalı Çin mantısı: içine domuz kıyması, bambu filizi, soğan vb. doldurulup yağda kızartılan yumurtalı hamur.
yumurta ayırıcı Noun, Food-Kitchen
yumurta dilimleyici Noun, Food-Kitchen
tahrik etmek Verb
teşvik etmek Verb
kışkırtmak Verb
yumurta saati Noun, Food-Kitchen
yumurta beyazı Food-Kitchen
yumurta akı
dışarda bir yerde birkaç kuruş yatırmış olmak Verb
kızılgerdan yumurta mavisi Adjective
Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan? Sentence