appetite

  1. Noun iştah, yeme/içme isteği.
    to have a good appetite: iştahı açık olmak.
    to give appetite:
    iştahlandırmak, iştah açmak.
    to spoil/take away someone's appetite: iştahını kesmek/kaçırmak.
    to eat with (an) appetite: iştahla yemek.
    The appetite grows with what it feeds on: İnsan yedikçe iştahı açılır.
    to recover one's appetite: iştahı yerine gelmek.
    sharpen/wet the appetite: iştah açmak.
    depraved appetite: kötü iştah.
    ravenous appetite: kurt iştahı.
  2. Noun (herhangi bir bedenî ihtiyacı) tatmin arzusu.
  3. Noun arzu, heves, hırs.
    an appetite for power: iktidar arzusu/hırsı.
    an appetite for pleasure:
    eğlence arzusu.
    appetite for revenge: intikam hırsı.
    He has no appetite for hard work: Sıkı çalışmaya hiç arzusu/yüzü yok.
iştahlandırmak Verb
iştah kapamak Verb
iştahını tutmak Verb
tatlı yiyerek iştahını kapatmak Verb
iştahıni açmak Verb
iştah açmak Verb
afiyet olsun !
iştahlı
istahsız
büyük iştah
doymak bilmez açlık
büyük iştah
istahsızlık
iştahsızlık Noun, Medicine
iştah kaybı Noun, Medicine
iştahsızlık Noun, Medicine
risk iştahı Noun, Banking
kurt iştahı
iştah duymak Verb
ağzının suyu akmak Verb
imrenmek Verb
rezaletlere doymak bilmez iştah