beautiful

  1. Adjective güzel, dilber, zarif, lâtif, sevimli, şirin, (maddî ve manevî anlamda).
    a beautiful dress/child/girl/scene/day/song.
  2. Adjective mükemmel.
    She served us a beautiful roast of beef.
  3. Adjective harikulâde, fevkalâde.
fıstık gibi
güzelleştirilmek Verb
güzelleşmek Verb
(a) güzellik kavramı, (b) güzel şeyler/kimseler.
the good and the beautiful: iyi ve güzel şeyler/kimseler.
(c) güzellik ülküsü/ideali.
to strive to attain the beautiful: güzellik ülküsüne erişmeye çalışmak.
zengin, kültürlü, asil, seçkin, güzide kimseler.
fıstık (argo)