doğum oranındaki hızlı düşüş
birdenbire yaprak ve çiçek açmak.
June is busting out all over.
Verb
kaçmak, firar etmek.
He busted out of prison.
Verb
birdenbire başlamak, koparmak.
They bust out out laughing: Kahkahayı kopardılar.
Verb
büst resmi (bir kişinin göğüsten yukarı fotoğrafı
kavga etmek, dövüşmek.
Verb
bozmak, kırma, mahvetmek, akamete uğratmak.
The travel company's failure bust up our holiday.
Verb