click

  1. Noun, Advertising tıklama
  2. çıt, tık, tıkırtı: sert, kısa ve kesik ses.
    the click of a latch.
  3. kastanyola, dişli çark mandalı, bir mekanizmanın ters yönde hareketini önleyen mandal/dil.
  4. Phonetics şaklama(lı).
    click languages: şaklamalı diller (Zulu, Hotanto, Boşiman dilleri).
  5. tıkırdamak, çıtlamak, çıtırdamak, şıkırdamak, tık tık ses çıkarmak.
    The Geiger counter was clicking furiously.
  6. (a) büyük başarı/rağbet kazanmak, başarmak, tutunmak.
    a movie that clicks. (b) uyuşmak, anlaşmak.

    Their personalities don't really click. They did not click as friends. (c) tıkır tıkır/muntazam/arızasız işlemek.
  7. (ökçeleri vb.) tak diye birbirine vurmak.
    He clicked his heels and saluted.
tıklama başı maliyet Noun, Advertising
çift tıklatma Information Technology
tıklama başı gelir Noun, Advertising
takla böceği
(Elateridae).
yerine oturmak Verb
tıklama oranı Noun, Advertising
topuk selamı vermek Verb
topuklarını birbirine vurmak Verb
bir tıklamayla Adverb
bir tıkla Adverb
tıklama başı maliyet Noun, Advertising
bir tıklamanın maliyeti Noun, Advertising
tıklama başına maliyet Noun, Advertising