dürüşt

Turkish-English Phrases

(boksta) dürüst dövüşme kuralları
queensberry rules Noun
birine dürüst davranmak
to give someone fair play Verb
birinin yetenekleri konusunda doğru dürüst fikri olmamak
to have a poor idea of sb's abilities Verb
bütün alışverişlerinde tam dürüst olmak
to be perfectly straight in all one's dealings Verb
çok dürüst
above suspicion
çok dürüst
straight as they make them
doğru dürüst
properly Adverb
doğru dürüst
as straight as a die
doğru dürüst
as straight as a tie
doğru dürüst
straight and narrow
doğru dürüst
decently Adverb
doğru dürüst
right Adverb
doğru dürüst bir araştırma yapmamak
to fail to make a reasonable investigation Verb
doğru dürüst giysi
proper clothes
doğru dürüst hareket etmek
to behave properly Verb
doğru dürüst hareket etmek
to conduct oneself in a proper manner Verb
doğru dürüst imal edilmiş
properly manufactured
doğru ve dürüst
straight and narrow
dürüst
straight up and down
dürüst
rightful
dürüst
down to earth
dürüst
honest
dürüst
on the square
dürüst
virtious
dürüst
guileless
dürüst
dinkum
dürüst
moral
dürüst
of good moral character
dürüst
straight forward
dürüst
above board
dürüst
flawless
dürüst
on the level
dürüst
righteous Adjective
dürüst
above-board
dürüst
walk with god
dürüst
right
dürüst
christian
dürüst
incorruptible
dürüst
unfront
dürüst
conscientious Adjective
dürüst
god fearing
dürüst
upright
dürüst
fair and square
dürüst
candid
dürüst
scrupulous Adjective
dürüst
straightforward
dürüst
aboveboard
dürüst
proper
dürüst
round
dürüst
square
dürüst
straight
dürüst
all right
dürüst
clean-handed
dürüst
honest-to-goodness
dürüst
jannock
dürüst
upstanding
dürüst (ticari) iş
square deal
dürüst adam
plain dealer
dürüst adam
honest nature
dürüst adam
plain dealing man
dürüst anlaşma
even deal
dürüst bir iş adamının göstereceği ihtimam
attention of a conscientious businessman
dürüst bir muamele
fair deal
dürüst bir şekilde
frankly Adverb
dürüst davranış
nomism
dürüst davranmak
to act on the square Verb
dürüst davranmamak
to finagle Verb
dürüst hareket
fair play
dürüst kimseye rüşvet vermek
to grease the right palms Verb
dürüst muamele
square deal
dürüst muamele görmek
to get a square deal Verb
dürüst muameleler
square dealings Noun
dürüst olmak gerekirse
to be fair Adverb
Dürüst olmam gerekirse, ...
Truthfully, ... Adverb
dürüst olmama niyeti
dishonest intent
dürüst olmayan
disingenuous Adjective
dürüst olmayan ticaret yapmak
to play foul Verb
dürüst olmayan yoldan biriyle işbirliği yapma
footsie
dürüst olmayan yoldan elde etmek
to finagle Verb
dürüst olmayan yollardan kâr etmeye çalışan işletme
fly by night corporation
dürüst olmayan yollardan kazanmak
to nobble Verb
dürüst olmayan yollarla rakabet eden rakip
outthroat competitor
dürüst olmayan yollarla rekabet eden rakip
cutthroat competitor
dürüst olmayış
improbitu
dürüst oynamaya çalışmak
to see fair play Verb
dürüst oyun
fair play
dürüst reklam
ethic advertising
dürüst reklamcılık
ethical advertising
dürüst yoldan olmayan kazanç
filthy lucre
haklı ya da dürüst olmayan hareketleri
barratry Noun
işlerinde dürüst olmak
to be upright in one's business dealings Verb
pek dürüst olmayan
dubious Adjective
ticaret ve rekabetin dürüst ve hakkaniyetle yapılması
fair practices
ticarette dürüst davranmak
to be exact in business Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Sert, katı, kaba, haşin
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.

dürüst
Doğruluktan ayrılmayan, ... mert, doğru