doğal

Turkish-English Translation

  1. Information Technology natural
  2. native
  3. radical
  4. innate
  5. canonical
  6. unsophisticated
  7. inborn
  8. practical
  9. glandular
  10. artless
  11. unstudied
  12. unconditioned
  13. untaught
  14. connate
  15. natural areas
  16. raw produce (products)
  17. logical
  18. normal
  19. simple
  20. connatural
  21. uncoined
  22. unlabo(u)red
  23. a matter of course
  24. inartificial
  25. all in the day's work
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

Doğal bilimler ve mühendislikle ilgili araştırma ve deneysel geliştirme faaliyetleri (NACE kodu: 72.1)
Research and experimental development on natural sciences and engineering (NACE code: M72.1) Noun, Trades-Professions
Doğal bilimler ve mühendislikle ilgili diğer araştırma ve deneysel geliştirme faaliyetleri (NACE kodu: 72.19)
Other research and experimental development on natural sciences and engineering (NACE code: M72.1.9) Noun, Trades-Professions
Doğal gaz çıkarımı (NACE kodu: 06.2)
Extraction of natural gas (NACE code: B6.2) Noun, Trades-Professions
Doğal gaz çıkarımı (NACE kodu: 06.20)
Extraction of natural gas (NACE code: B6.2.0) Noun, Trades-Professions
Ham petrol ve doğal gaz çıkarımı (NACE kodu: 06)
Extraction of crude petroleum and natural gas (NACE code: B6) Noun, Trades-Professions
Petrol ve doğal gaz çıkarımını destekleyici faaliyetler (NACE kodu: 09.1)
Support activities for petroleum and natural gas extraction (NACE code: B9.1) Noun, Trades-Professions
Petrol ve doğal gaz çıkarımını destekleyici faaliyetler (NACE kodu: 09.10)
Support activities for petroleum and natural gas extraction (NACE code: B9.1.0) Noun, Trades-Professions
(biçem) doğal
unlabo u red
(hak) doğal
ordinary
doğal adalet
natural justice
doğal afet
natural disaster
doğal afet
act of God Noun, Law
doğal afet ihtiyatı
catastrophe reserve
doğal afet kuvertürü
calamity coverage
doğal afet reasüransı
catastrophe reinsurance
doğal afet sigorta limiti
catastrophe limit
Doğal Afet Sigortaları Kurumu
Turkish Natural Catastrophe Insurance Pool Noun
doğal afet sonucu hasar ve hayvanlarda zarar meydana geldiğini bildiren beyanname
certification of disaster loss
doğal afet tehlikesi
catastrophe risk
doğal afete karşı sigorta
natural disaster coverage
doğal afetler
acts of God Noun, Law
doğal afetlere karşı sigorta
insurance against damage caused by natural forces
doğal alanlar
natural areas Noun
doğal anıtlar
nature monuments Noun
doğal ara
natural break
doğal armağan
natural gift
doğal aydınlatma
natural lighting
doğal ayıklanma
natural selection Noun, Environment-Ecology
doğal bilim
natural science
doğal bilimler
hard- science
doğal bir biçimde
naturally Adverb
doğal bir nedenden
avulsion
doğal bir olgu
natural phenomenon Noun
doğal bir şey
matter of course
doğal bir sonuç veya gelişme
outgrowth
doğal borç
material obligation
doğal boyutunda
as large as life
doğal büyüklükte
full scale
doğal büyüklükte
natural size
doğal büyüklükte
life size
doğal büyüklükteki maket
mockup
doğal büyüme
natural rate of growth
doğal büyüme hızı
natural growth rate
doğal çevre
natural environment
doğal çevrenin korunması
conservation Noun
doğal davranış
liberal manner
doğal davranış davranma
natural behaviour
doğal davranmak
to act natural Verb
doğal deney
natural experiment Noun, Competition Law
doğal dil
natural language
doğal dil işleme
natural language processing (NLP)
doğal durumda
in the natural state
doğal durumundan çıkarılmak
to denaturalize Verb
doğal durumundan çıkarılmış
denaturalized
doğal durumundan çıkarma
denaturalization
doğal ekonomi
natural economy
doğal emişli motor
naturally-aspirated engine Transport
doğal faiz oranı
natural interest rate
doğal felaket
natural disaster Noun
doğal fire
natural loss
doğal gaz
natural gas Noun, Environment-Ecology
doğal gaz alanı
natural gas field
doğal gaz boru hattı şebekesi
natural gas pipelines network
doğal gaz kıtlığı
natural gas shortage
doğal gaz yatakları
natural gas deposits Noun
doğal gelişim yoluyla değer kazanan arazi
accreted land
doğal güdü
drive
doğal güzellikler
scenic beauties Noun
doğal hak
natural right Noun, Law
doğal hak hukuk duygusu
natural equity
doğal haklar
natural rights Noun
doğal hukuk
natural law Noun, Law
doğal hukuk
equity Noun, Law
doğal ipek
natural silk Noun, Textile Industry
doğal ısı
natural warmth
doğal işlev üretici
natural function generator
doğal işsizlik oranı
natural rate of unemployment
doğal işsizlik oranı
natural unemployment rate
doğal işsizlik oranı
natural umemployment rate
doğal istek
propensity Noun
Doğal Kahramanlar
Epic Proper Name, Cinema
doğal karşılamak
to take for granted Verb
doğal kaynak
natural resource Noun, Environment-Ecology
doğal kaynak suyu
natural spring water
doğal kaynaklar
natural resources Noun
doğal kaynaklar hazinesi
stores of natural resources
doğal kaynakları koruma bölgesi
conservation zone
doğal kaynakları koruma taraflısı
conservationist
doğal kaynakları koruma teşkilatı
conservancy
doğal kaynakları yararlanılır duruma getirmek
to develop natural resources Verb
doğal kaynakların koruma teşkilatı
conservancy
doğal kaynakların korunması
conservation Noun
doğal kaynakların tükenmesi
depletion of resources
doğal liman
natural port
doğal liman
natural harbour
doğal mağara
grotto
doğal niteliklerinden uzaklaştırmak
to denature Verb
doğal nüfus artışı
natural increase of population
doğal olarak
naturally Adverb
doğal olarak
certainly Adverb
doğal olarak
simply Adverb
doğal olarak
intrinsically Adverb
doğal olarak
needless to say that
doğal olarak
inherently Adverb
doğal olarak iktidardaki parti olmak
to be a natural governing party Verb
doğal olarak takip eden
incidental
doğal olay
natural event
doğal olmayan
stagy
doğal olmayan
strained
doğal olmayan
inorganic
doğal olmayan bir biçimde süslemek
to prettify Verb
doğal olmayan bir şekilde
artificially Adverb
doğal ölüm
natural death
doğal ölümle ölmek
to die a natural death Verb
doğal özgürlük
natural liberty
doğal park
nature park
doğal prim
natural premium
doğal rizikolar
physical hazard
doğal rizikolar
physical hazards Noun
doğal sayı
natural number Noun, Algebra
doğal sayılar
natural numbers Noun, Mathematics
doğal seçilim
natural selection Noun, Biology
doğal seçilim
natural selection (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Noun, Biology
doğal seçilim yoluyla evrim kuramı
theory of evolution by natural selection Noun, Biology
doğal seleksiyon
natural selection Noun, Psychology
doğal semereler
natural fruits Noun
doğal sermaye
natural capital
doğal sermaye (üretimin bir faktörü olarak kullanılan arazi
natural capital
doğal sesleri yansıtan sözcükler yapma
onomatopoeia
doğal sınır
public boundary
doğal tekel
natural monopoly Noun, Competition Law
doğal ücret
natural wage
doğal ürün
natural produce
doğal ürünler (maden , süt , hayvan yavruları vb
fructus naturales
doğal üye
member as of right Noun
doğal varlıklar
natural assets Noun
doğal ve gerekli eklenti
appanage
doğal yaşam ortamını koruma
habitat protection
doğal yıpranma
natural waste
doğal yiyecek
wholefood
(reasürans) doğal afet kuvertürü
calamity coverage
...'in doğal bir sonucu olarak
as a natural consequence of ... Adverb
...mek en doğal hakkı olmak
to have every right to ... Verb
arazinin doğal gelişim yoluyla değer kazanması
accretion
arazinin doğal yolla gelişmesi
accretion of land Noun
barındıranı tanımasını sağlayan doğal eylem
imprinting
bir insanın doğal ömrü
natural life
bir şeyi yapmaya doğal yeteneği olmak
to have a natural tendency to do sth Verb
bir ülkenin doğal kaynaklarını işletmek
to exploit the natural resources of a country Verb
bir yerde doğal olarak yetişen
indigenous Adjective
birinin doğal görevi
sb's plain duty
biyolojik çeşitlilik ve doğal kaynak yönetimi
biological diversity and natural resources management
bu'doğal seçim'işlemine silkeleme denir
shakeout
çıkarsanacak doğal sonuç
natural presumption
çocuğun doğal ve yasal velileri (kural olarak ana ve baba
natural guardian
hasarı meydana getiren fiilin doğal sonucu olsa da
special damage
hayat için gerekli doğal faaliyetler
vital functions Noun
hayatın doğal akışı
natural order of things Noun, Law
hayatın doğal akışı
ordinary course of things Noun, Law
hayvan ya da bitki dokusunun doğal renklendirici maddesi
pigment Noun
hayvanların doğal renklenmesi
pigmentation
herhangi bir şeyin doğal yeri
habitat
insanın doğal boyu
stature
insanın doğal şefkati
milk of human kindness
kıyı devletinin doğal kaynaklar üzerinde egemenlik haklarını uygulayabileceği sular
patrimonial sea or patrimonial waters Noun
olayların birbirini doğal izlemesi
natural sequence of events
onun doğal ve zorunlu sonucu olmayan zararlar
special damages Noun
özellikle petrol ve doğal gaz yokluğunda ortaya çıkan
energy crisis
sanki yaradılıştan varmış gibi doğal huy haline gelmek
to have become second nature with sth Verb
sıkıştırılmış doğal gaz
compressed natural gas Noun, Chemistry
yalnız doğal maddelerle yapılan besinlerin
health food store
Tarım Sigortaları ve Doğal Afetler Daire Başkanlığı
Department of Agricultural Insurance and Natural Disasters Noun, Organizations
Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı
Turkish Foundation for Combating Soil Erosion, Reforestation and the Protection of Natural Habitats Proper Name
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Tabiî
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.