odd

  1. Allah (yeminlerde kullanılırdı).
  2. Adjective garip, acayip, tuhaf (şey).
    odd-looking: garip/acayip (görünüşlü).
    an odd fish: tuhaf adam.

    He had an odd expression on his face: Yüzünde garip bir ifade vardı.
    It's odd that she's not back yet: Hâlâ dönmemiş olması acayip!
    in odd corners: kıyıda bucakta, umulmadık yerlerde.
    the odd game: berabere kalındığı zaman sonuç almak için oynanan oyun.
    strike one as odd: garibine gitmek.
    Well that's odd!: Tuhaf şey! Allah Allah! Olur şey değil!
  3. Adjective bambaşka.
  4. Adjective küsur.
    I owe 300-odd dollars: 300 küsur dolar borcum var.
  5. Adjective (tam sayıdan artan) bir-iki, birkaç.
    a few odd: birkaç.
    a few odd dollars in her purse: cüzdanında birkaç dolar.
  6. Adjective (sayı) tek, 2 ile bölününce 1 artan.
    5 is an odd number.
    odd or even: tek mi çift mi.
  7. Adjective artakalan, artık.
  8. Adjective öbür tekine uymayan.
    an odd glove.
  9. Adjective tek tük, dağınık, bölük pörçük, bir gruba/diziye dahil olmayan.
    to pick up odd bits of information.
  10. Adjective geçici, sürekli olmayan, arasıra zuhur eden.
    odd job.
    at odd moments/times: vakit buldukça, boş vakitlerde.
yadırganmak Verb
acayibine gitmek Verb
acaibine gitmek Verb
tuhaflaşmak Verb
hiçbir şey yapmadığından kendisine görev verilebilecek kişi
küçük hisseler ticareti
küçük hisseler ticareti
artık gün
artık gün
tuhaf
şans eseri olarak
bir ürünün fiyatını tek sayı ile biten şekilde saptama
(örneğin , 500 dolar yerine , 499 dolar gibi
İngilterede 18'inci yüzyılda kurulmuş olan
Independent Order of Odd Fellows adlı yardımlaşma/dayanışma derneği üyesi. Noun
sıradan olmayan bir kişi
yedek
ara sıra çıkan işler
iş bulunca çalışan işçi
geçici işçi, rastgele süreksiz ve basit işlerde çalışan işçi. Noun
öteberi işler Noun
ara sıra çıkan işler Noun
mutattan az miktar. Noun
(borsa) küsuratlı: sayısı 100 veya 10'dan az hisse senedi. Noun
yedek
tek kalan kaybeder (oyundan çıkarılır): yazı-tura vb. atarak tek kalan kimseyi gruptan/takımdan çıkarma usulü.
tek kalarak oyundan çıkarılan kimse.
garip/acayip kimse.
paranın üstü
31 gün çeken aylar Noun
tek adet
tek numara
tek sayı Noun, Mathematics
tek sayılar Noun
tek mi çift mi oyunu
tek parite
tek eşlik
tek kalmış parça
kullanılmayacak boy
komik adam
yeni sigorta sözleşmesi tarihi ile bunu izleyen dönemdeki ilk üç aylık ödeme günü
100 küsur sayfa
yüz küsur sayfa
20 küsur sayfa
tek cilt
boş vakitlerde
boş vakitlerde
önüne gelen işi yapmak Verb
evde ufak tefek işler yapmak Verb
kıyıda bucakta
paranın üstünü alıkoymak Verb
paranın üstünü saklamak Verb
bir meblağın üstünü tamamlamak Verb
berabere kalındığında sonuç için oynanan oyun
ayrık otu Noun