precipitate

  1. ivdirmek, ivedileştirmek, acele ettirmek, hızlandırmak, tacil etmek, vaktinden önce yaptırmak/meydana
    getirmek/oluşturmak, körü körüne acele etmek, aceleye getirmek, düşünmeden/körükörüne atılmak/girişmek.
    to precipitate a war.
  2. Chemistry çökel(t)mek, teressüp et(tir)mek, tortulaş(tır)mak.
  3. Meteorology yoğuş(tur)mak, tekâsüf et(tir)mek, (yağmur/kar vb.) yağ(dır)mak.
    Clouds usually precipitate as rain or snow.
  4. başaşağı/tepetaklak düş(ür)mek, aşağı fırla(t)mak, at(ıl)mak.
    to precipitate a rock down the cliff.
  5. başaşağı/tepetaklak (düşen/akan vb.).
  6. acele, ivedi, hızlı, seri.
    a precipitate retreat.
  7. apansız, ânî, birdenbire, beklenmedik.
    a cool breeze caused a precipitate drop in temperature.
  8. aceleye getirilmiş, düşünmeden yapılmış.
    precipitate actions.
  9. Chemistry çökelti, çökelek, rüsup, tortu.
  10. yağış (yağmur, kar vb.).
bir ülkeyi savaşa sürmek Verb
bir krizi hızlandırmak Verb
yola çıkmayı hızlandırmak Verb
bir hastalığın oluşmasını hızlandırmak Verb
bir uçuruma hızla gitmek Verb
geri çekilişi hızlandırmak Verb
birinin mahvını hızlandırmak Verb
(haberler) birbirini izlemek Verb