prosecute

  1. Verb, Law (a) dava etmek, birisi aleyhine dava açmak.
    He was prosecuted for drunken driving/for stealing.
    (b) yasal yollardan elde etmeye çalışmak, (c) (bir kimse aleyhine) yasal kovuşturma yapmak.
  2. Verb izlemek, takip etmek, bir işe devam etmek, sebat etmek, (taahhüt edilen şeyi) kovuşturup bitirmek.
kendini çalışmalarına vermek Verb
kovuşturma Noun, Law
savcı Noun, Law
kovuşturma hakkı
mahkeme marifetiyle talepte bulunmak Verb
mahkeme marifetiyle talep bite bulunmak Verb
bir şikâyeti takip etmek Verb
bir şirketi dava etmek Verb
acele yolculuğa devam etmek Verb
yolculuğuna acele devam etmek Verb
(US) davaya bakmak Verb
mesleğiyle uğraşmak Verb
bir işle uğraşmak Verb
bir davayı yürütmek Verb
dava yürütmek Verb
araştırmayı sonuna kadar götürmek Verb
hız limitini aşmaktan cezai takibat açmak Verb
birini kovuşturmaya tabi tutmak Verb
kovuşturmak Verb
birine karşı cezai takibat açmak Verb