prosecution

English-Turkish Translation

  1. Noun, Law kovuşturma
  2. Noun, Law iddia makamı
  3. Noun, Law (a) dava, yasal kovuşturma, adlî takibat.
    to start a prosecution: dava açmak. (b) adliye örgütü,
    adalet mekanizması (mahkemeler vb.).
  4. Noun savcılık, kamu davası açan makam.
    Director of Public prosecutions: Başsavcı.
    witness for the
    prosecution: kamu tanığı.
  5. Noun izleme, takip etme, bir işe devam etme, sebat etme, (bir işi) kovuşturma.
    in the prosecution of:
    (iş/görev) icabı.
    He has to travel a great deal in the prosecution of his duties: İş icabı çok seyahat etmesi gerekiyor.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

prosecutor
savcı Noun, Law
abandon the prosecution
kovuşturmadan vazgeçmek Verb
action of malicious prosecution
iftira davası Noun
avoid prosecution
cezai takibata maruz kalmamak Verb
avoid prosecution
cezai takibata maruz kalmak Verb
bar the initiation of prosecution
kovuşturma açılmasını engellemek Verb
be liable to prosecution
kanuni kovuşturmaya tabi olmak Verb
commencement of prosecution
cezai takibatın başlangıcı
commencement of prosecution
cezai takibatın başlangıçı
counsel for the prosecution
savcı
criminal prosecution
ceza takibatı Noun, Law
criminal prosecution
kanuni takibat Noun, Law
criminal prosecution
amme namına açılan ceza davaları Noun
criminal prosecution
cezai kovuşturma Noun, Law
criminal prosecution
ceza kovuşturması Noun, Law
criminal prosecution
cezai takibat Noun, Law
discharge from prosecution
cezai takibattan kurtarmak Verb
discontinuance of prosecution
ceza kovuşturmasının durdurulması
evidence for prosecution
suçlu gösterme delili
evidence for the prosecution
suçlu gösterme delili
face prosecution
takibata uğramak Verb
immunity from prosecution
dokunulmazlık
judicial investigation and prosecution
adli soruşturma ve kovuşturma Noun, Law
liable to prosecution
kovuşturmaya uğrayabilir
make oneself liable to prosecution
cezai kovuşturmaya neden olmak Verb
make oneself liable to prosecution
cezai takibata neden olmak Verb
malicious prosecution
haklı nedene dayanmayan cezai takibat
malicious prosecution
iftira (suçsuz olduğu bilinen bir kimsenin sırf onu ızrar maksadı ile cezai kovuşturmaya tabi tutulması
malicious prosecution
haklı sebebe dayanmayan cezai kovuşturma
penal prosecution
ceza kovuşturması
pending prosecution
açılan kovuşturma
public prosecution
amme davası Noun
public prosecution
kamu davası Noun, Law
render oneself liable to prosecution
kanuni takibata uğramak Verb
result in prosecution
cezai kovuşturmaya uğramak Verb
result in prosecution
cezai takibata uğramak Verb
statement of the prosecution
savcı ifadesi Noun
stifle a prosecution
tazminat ödeyerek bir kovuşturmayı durdurmak Verb
the prosecution
iddia makamı Noun, Law
witness for the prosecution
savcı tanığı
witness for the prosecution
amme şahidi
witness for the prosecution
davacı şahidi
witnesses of the prosecution
iddia tanıkları Noun, Law
prosecution of a case
takibat
prosecution of an action
cezai kovuşturma
he claimed immunity from prosecution as a member of parliament
milletvekili sıfat ıyla kovuşturulmadan muaf tutulmasını istedi
in prosecution of his duties
görevlerini yerine getirirken
investigation and prosecution procedure
soruşturma ve kovuşturma usulü Noun, Law
put a prosecution under way
cezai kovuşturma açmak Verb
star prosecution witness
baş kamu şahidi
start a prosecution against sb
biri aleyhinde takibata geçmek Verb
the prosecution and the defense
tarafeyn
General Prosecution Office of the Supreme Court of Appeal
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Proper Name, Organizations
Law on the Prevention and Prosecution of Smuggling
Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun Proper Name, Law
Law on the Prosecution of Civil Servants and Other Public Officials
Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun Proper Name, Law
English-Turkish phrases from Zargan's own database