short

  1. Adjective kısa.
    a short distance. a short period. He had his hair cut short.
    a short ten miles: on milden kısa/daha az.
  2. Adjective kısa boylu, bodur.
  3. Adjective ters/kısa, kestirme (cevap).
    short and sweet: kısa ve yerinde.
    short cut: kestirme yol/cevap.
  4. Adjective kısa, özlü, muhtasar (yazı vb.).
  5. Adjective az, kıt, eksik, dar, noksan, yetersiz, ihtiyacı karşılamayan.
    I'm short of money this week, can you
    lend me some: Bu hafta param azaldı, biraz ödünç verebilir misin?
    He was a bit short of experience: Tecrübesi biraz noksandı.
    short in/on: … bakımından noksan/yetersiz.
    These goods are in short supply, the price will be high: Bu mal kıtlaşıyor, fiyatı yükselecek.
    He's a nice fellow, but short on brains: İyi adamdır ama biraz beyinsizdir.
  6. Adjective hedefe ulaşamayan.
  7. Adjective (hamur işi) gevrek, çok yağ katılmış.
  8. Adjective (maden) gevrek, çabuk kırılır.
  9. Adjective satılırken elde bulunmayan (mal).
    short sale: açıktan satış.
  10. Adjective, Phonetics kısa süreli.
  11. Adjective kısa/vurgusuz (hece).
  12. Adverb birdenbire, ânî olarak, ansızın.
    The driver stopped short when the child ran into the street.
  13. Adverb kısaca, özetle, hulâsaten.
  14. Adverb hedef yakının(d)a.
    the arrow landed short.
  15. Noun kısa şey.
  16. Noun eksiklik, noksanlık.
  17. Noun, Electronics kısa devre.
  18. Noun kısa hece.
  19. Noun, Cinema
    short subject ile ayni anlama gelir. öykülü kısa film.
  20. Noun elde olmayan malı satan kimse.
  21. Noun hesap açığı, para/mal noksanı.
    The official was $50 in his accounts: Memurun 50 dolar açığı çıktı.
ödemelerini geç yapmak Verb
(US) rezervlerinde açık olmak Verb
varacağı yere daha üç mil olmak Verb
görevini yerine getirmemek Verb
hedefine ulaşamamak Verb
hedefine ulaşamamak Verb
uzun vade Noun
uzun dönem Noun
uzun vade Noun
uzun dönem Noun
kısa süreli gözaltı Noun, Law
rezervlerinde açık olmak Verb
mevcut olmamak Verb
bodurlaşmak Verb
kısa kesmek, vaktinden evvel bitirmek.
The visit was broken short.
sermayesi kıt
nakdi kıtlık
(US) nakit kıtlığı
gevrek
soğuk iken kırılabilir
eksik gelmek, yetişmemek, erişememek.
kısa kesmek.
cut a long story short: uzun sözün kısası, hulâsa, elhasıl.
kısa kesmek (söz, yazı, vb.), birdenbire sona erdirmek.
The accident forced them to cut their holiday
short.
cut someone short: birinin sözünü birdenbire kesmek.
eksik deklare etmek Verb
gümrük beyannamesinde eksik değer bildirmek Verb
eksik deklare etme
erişememek, ulaşamamak, yetmemek.
His income fell short of his needs.
kâfi gelmemek Verb
kısaca.
Her name is Patricia, and she's called Pat for short.
(US) fiyatların düşeceği ve daha sonra ucuza satın alınarak kâr edileceği beklentisiyle mal veya menkul değer satma
çalınmış otomobil
özetle, kısaca, özet/hulâsa olarak, sözün kısası, velhasıl.
kısaca
(malzeme vb.) tükenmek, yetişmemek, kıtlaşmak, azalmak.
We're runing short of coal/our coal is running
short: Kömürümüz azalıyor.
(a) henüz elde olmayan malı ileride teslim etmek üzere satmak, (b) itimatsızlık göstermek.
(a) elde olmayan malı satmak, (b)
k.d. küçük/hakir görmek, küçümsemek, takdir etmemek, değerini bilmemek.
belirli bir tarihte
kararlaştırılmış bir fiyattan satma vaadi
ancak alıcıya teslim tarihinden önce daha düşük bir fiyattan satın almayı ümit ettiği bir menkul değer veya malı
bir satıcının henüz sahip olmadığı
açık satış
omuz çekimi (sinema filmi ve televizyonda , bir kişinin omuzdan yukarı çekimi
aniden fren yapmak Verb
birdenbire durmak Verb
kısa televizyon yayını
öz, hulâsa, meselenin ruhu.
the long and the short of it: uzun sözün kısası, kısacası, elhasıl, velhasıl.
uzaktaki kameraman kamyonetinden çekilen görünüm
kısacık
gelecekte daha düşük fiyatla satın alabileceği beklentisiyle
gelecekte teslim şartıyla satış sözleşmesi yapan bir kişi ya da şirketin hesabı
eksik meblağ
kısa cevap
kısa yanıt
kısa cevap
hal tercümesi
açıkla kapanan bilanço
vadesiz senet (ibrazında veya on gün içinde ödenmesi gereken senet
vadesiz senet
ibrazında veya on gün içinde ödenmesi gereken senet
kısa vadeli poliçe
vadesi beş yıldan az tahvil
kısa ara
kısa ziyaret
yetersiz yiyecekler Noun
seri muhakeme usulüyle bakılan dava
kısa devre
yanından dolanmak Verb
kontak
kısa yoldan varmak Verb
brokerin bir plasmanı kapatırken sigortacıya yazdığı hisseden daha azını tahsis etmesi
gıda eksikliği
kontak
bir coberin
açık alış
satış taahhütlerini yerine getirmek amacı ile senet alımında bulunması
kısa vadeli kredi
bereketsiz mahsullü
az mahsul
bereketsiz mahsul
kısa vadeli
kısa vadeli
kısa vadeli tahvilat
kısa süreli gecikme
noksan tahliye (emtianın tahliyede , yüklemedeki ağırlığına göre eksik çıkması veya malın bir bölümünün varış mahalline gelmemesi
eksik teslimat Noun
kısa vadeli mevduat
tam iskontodan daha az
kısa mesafe
aperitif Food-Kitchen
indirimli gümrük vergisi
(bankacılık , Br) geçici olarak yazılma
(gümrük) eksik bildirme
eksik deklare etme
kompozisyon
(Br) kısa vadeli döviz senedi
kısa vadeli döviz senedi
fıkra
kısa metrajlı film
kısa film Noun, Cinema
kısa metrajlı film
'nın kısaltılmış şekli
filinta
bir kişinin ya da grubun denetim altına alınabileceği duyarlı nokta
steno
(malın taşındığı) kısa mesafe
(US) banliyö trafiği
tarihçe
kısa tatil
kısa izin
dar zaman
kısa çalışma
yarım gün çalışan kişi
(deniz sigortası) aşırı sigorta
bitmesine 50 yıldan az süre kalmış kira sözleşmesi
bitmesine elli yıldan az süre kalmış kira sözleşmesi
kısa vadeli kiralama
kısa izin
kısa konferans
kısa ders
kısa mektup
kısa ömürlü
kısa süren
kısa vadeli istikraz
(borsa) fiyatların düştüğü piyasa
kısa vade
eksik ölçü
kısa vadeli istikraz
kısa bir süre için sabit faiz oranlarıyla yatırılan para
(US) kısa vadeli borç senedi
kısa vade
kısa vade
kısa roman
az farklı olan ihtimal (2'ye 1 gibi).
(a) -den az, (b) (para, yiyecek) yetersiz, kıt.
be short of: eksik/yetersiz olmak, yetmemek, az
kalmak.
We are short of sugar: Şekerimiz azaldı.
be short of breath: nefesi daralmak. (c) -den başka.
I would do anything short of murder to get some money: Para bulmak için adam öldürmekten başka her şeyi yaparım.
(borsa) düşük fiyatla hisse teklifi
kısa vadeli senet
kısa vadeli ödeme
kısa dönem
açık pozisyon
(borsa) mevcut olmayan malı satma
çok düşük prim
indirilmiş fiyat
kısa vadeli kur
(reklam) indirimli tarife
(yangın sigortası) bir yıldan daha kısa süreli sigorta primi
indirilmiş fiyatlar Noun
bir kere yapılan iş
firmanın ürününde fiyat ya da üretim değişikliği yapması
fabrika büyüklüğünde bir değişiklik yapmadan
kısa dönem
finansmanda
açık satış
açıktan satış
alivre satış
ancak alıcıya teslim tarihinden önce daha düşük bir fiyattan satın almayı ümit ettiği bir menkul değer
veya malı belirli bir tarihte kararlaştırılmış
henüz sahip olmadığı
(US) (borsa) bir satıcının
kâr sağlamak amacıyla bir hisse senedini satmak ve onu daha düşük bir fiyatla geri satın almak Verb
eksik teslimat
geminin dolu olmasından dolayı yüklenemeyen yük
eksik gönderilmiş
(Br) borsada fiyatların düşmesi
basiretsiz
(US) düşük fiyatlı hisse senetleri Noun
fiyatlar düşünce satılan hisse senetleri Noun
fiyatlar düşünce satılan hisse senet dileri Noun
kısa cadde
kısa metrajlı film
kısa süreli celpname
(US) kısa muhakeme usulü
kısa süreli davetiye
eksik arz
kısa süreli celpname
düşük yük miktarı
kısa dalga
radyo kısa dalgası Noun
eksik tartı
uzun lafın kısası, … Noun