stop

  1. dur(dur)ma(k).
    stop dead = stop short: birdenbire dur(dur)mak.
    stop off: duraklamak, konaklamak,
    uğramak.
    stop the mouth: susturmak, sözünü ağzına tıkamak.
    stop the show
    tiy. dikkat çeken bir hareketle oyunu durdurmak.
    stop it!: artık yeter!
  2. stop from: alıkoyma(k), engelleme(k), önleme(k), mani olma(k), yaptırmama(k).

  3. stop up: tıkama(k), kapama(k).
    He stopped up the sink with a paper towel. He stopped the hole
    in the tire with a patch.
  4. (diş, duvar oyuğu vb.) doldurma(k).
    stop a gap: bir boşluğu doldurmak, deliği/gediği tıkamak, bir eksikliği tamamlamak.
  5. tıpalama(k).
  6. Sports (a) defetme(k), savuşturma(k), (b) yenme(k), mağlûp etme(k), (c) boksta nakavt etme(k), yere serme(k).
  7. çekin ödenmemesi için bankaya talimat verme(k).
    stop payment: (a) “ödemeyi durdur, ödeme!” emri,(b)
    ödemeyi durdurmak, ödememek.
  8. Music çalgıda ses perdesini değiştirme(k) için tele/deliğe basma(k).
  9. duraklama(k), mola verme(k).
    stop over
    ABD- k.d. yolculuk esnasında mola vermek.
    stop
    for someone: birini beklemek, birini almak için araba vb.'ni durdurmak.
  10. sona er(dir)me(k), kes(il)me(k).
    He never stops talking: O susmak bilmez.
  11. noktalama(k).
  12. stop at/in: misafir kalma(k).
  13. tevkif etme(k).
  14. stop et(tir)me(k), fren yapma(k).
  15. durak (yeri).
    bus stop: otobüs durağı.
    compulsory/emergency/request stop: mecburî/acele/ihtiyarî durak.
  16. mâni, engel, hail.
  17. durma, dinme, dinlenme, mola, sona erme.
    come to a stop: (a) durmak, kesilmek, dinmek, sekteye
    uğramak, (b) durağa gelmek.
    bring to a stop: durdurmak, sekteye/inkıtaa uğratmak.
    make a stop: durmak, mola vermek, bir yerde geçici olarak kalmak.
  18. kesinti, kesilme, inkıta, sekte.
    put a stop: son vermek, sekteye uğratmak.
  19. tıkaç, tapa.
  20. Photography diyafragm açıklığı, F ile gösterilen açıklık.
    stop down (a lens): (mercek açıklığını) küçültmek.
  21. nokta, noktalama işareti.
  22. bitiş, nihayet, son.
otobüs durağı Exclamation, Transport
kulaklarını tıkamak Verb
abone olmayı bırakmak Verb
ziyaretlerini kesmek Verb
uğramadan vazgeçmek Verb
ziyaretlerini kesmek Verb
(birini) susturmak, ağzını kapatmak.
geçici çözüm Noun
stop etmek Verb
aperture ile ayni anlama gelir. açıklık: bir optik alete giren ışığı sınırlandıran (genellikle dairesel) açıklık.
tırnak
son çare
(iş hayatı) durgunlaşmak Verb
delgi ölçeği: matkap belirli bir derinliğe varınca durduran düzen. Noun
durdurmak Verb
durmak Verb
sona ermek Verb
bitmek Verb
yavaşlayarak durmak Verb
ihtiyari durak
(tabancada) silindir durdurucu: mermi taşıyan silindiri tam namlu hizasında durduran mekanizma.
tam stop
yaylı sazlarda birlikte çalınan iki nota.
kameranın mercek perdesinin standartlaşmış ölçüsü
beş dakikalık duruş
ihtiyarî durak: yalnız işaret verildiği veya inecek yolcu olduğu zaman trenlerin durduğu istasyon. Noun
uçağın yolcu ya da kargo indirip bindirmeden rotası üzerinde yakıt aldığı nokta
yakıt durdurma tertibatı
nokta. Noun
tam duruş.
come to a full stop: durmak, tamamıyla hareketsiz kalmak, kımıldamamak. Noun
gırtlak vuruşu, hemze.
dur Military
anında durdurmak Verb, Information Technology
uyarıcı durma
baykuş ötüşlü durma
bir işi gönülsüz yapmak Verb
dura dura aramak Verb
ağır ağır
kredi tıkanması
boy dayaması Noun, Transport
iki nokta arasında tarifeli durağın bulunmaması
taşımacılıkta
bir dizi hizmetin tek paket halinde sunulması
(uçak) gece inişi
gece bir yerde kalma
fiyat durdurma
org boruları kontrol pedalı. Noun
yakıt ikmali istasyonu
ihtiyari durak
durma
(tren) direkt gitmek Verb
birine durması için işaret etmek Verb
şaklama.
sekme durağı Information Technology
yolcu indirmek ya da bindirmekten başka nedenlerden ötürü uçağın yere inmesi
trafik dur işareti
yük kamyonu durma yeri
kamyon durma yeri
ücret artışının durması
maaş kesilmesi
küçük istasyon, demiryolu boyunda küçük kasaba. Noun
kısa ziyaret: tiyatro trupunun veya politikacıların kısa süren ziyareti. Noun
seçimler için yapılan siyasal geziler sırasında küçük kentlere kısa süren uğramalar
yanlış adım
ağız tıkamak Verb
bir hesabı kapatmak Verb
senedi bloke etmek Verb
otomobili durdurmak Verb
bir davayı ertelemek Verb
bir çeki bloke etmek Verb
bir fabrikayı tatil etmek Verb
bir boşluğu doldurmak Verb
ağır yaralanmak Verb
kotasyonu durdurmak Verb
bir kotasyonu durdurmak Verb
bir konuşmacının sözünü kesmek Verb
bir treni durdurmak Verb
treni durdurmak Verb
bir hesabı kapatmak Verb
stop-go politikası Noun
bir limana uğramak Verb
bir otele inmek Verb
dışarı çıkmamak Verb
evde kalmak Verb
bir süre için evden uzaklaşmak, eve gelmemek.
icra takibatını durdurmak Verb
iflas muamelelerini durdurmak Verb
(otobüs) istek üzerine durmak Verb
ihtiyari duraklarda yolcunun isteği üzerine durmak Verb
birdenbire durmak Verb
teslimi durdurmak Verb
(mercek) perdesini küçültmek Verb
semtine uğramamak Verb
yedek
derme çatma düzen
idarei maslahat
geçici yardım
köprü kredisi
savak kapağı
kapama vanası Noun
transit mallarını durdurmak Verb
transit malları durdurmak Verb
fren lambası Noun
(borsa) müdahale sınırı
kara liste
boykot listesi
(ticaret birliği) kara liste
kıymetli kâğıtları satması yönünde brokere verilen talimat
fiyatların belirli bir düzeyin altına düşmesi durumunda
kararlaştırılmış bir zararın üstündeki zarar miktarını reasürans şirketinin ödeyeceği garantisi
(borsa , US) sınırlı borsa emri
durdurma düzeni
(çek) ödenmesi durdurulmuş çek
uğramak Verb
geçici olarak durmak Verb
konaklamak Verb
(tahvil vb.) değeri belirli bir düzeye düşünce sat emri.
kısa ziyarette bulunmak Verb
durmak Verb
(yolda)
ödemeyi durdurmak Verb
ödemeyi kesme
(aciz durumunda) borcunu ödeyecek kabiliyette olmadığını beyan etmek Verb
gazete basılırken son dakikada eklenen haber.
son haberler Noun
dondurulmuş fiyat
kâr sınırı
ilerlemeyi durdurmak Verb
tespit rondelası
birini susturmak Verb
birinin emekli aylığını kesmek Verb
satışı durdurmak Verb
aniden fren yapmak Verb
birdenbire durmak Verb
dur işareti
stop işareti
sözü kesmek Verb
selamı sabahı kesmek Verb
ikmali durdurmak Verb
susmak Verb
allahtan kork
icra takibatını durdurmak Verb
kovuşturmayı durdurmak Verb
ilerlemeyi durdurmak Verb
tıkamak Verb
uzun süre kalmak Verb
vana
semtine uğramamak Verb
maaşları durdurmak Verb
ücretleri alıkoymak Verb
(tren) sarsıntıyla durmak Verb
durdurma düzeni
işi durdurmak Verb
susturmak Verb
tek durak bankacılıklık
bir hizmet sürecinin tümünün tek bir müessese tarafınca üstlenilmesi
süpermarket
ödemeyi durdurma emri
ön olmak Verb
set çekmek Verb
sınırlı satış emri
(US) sınırlı satış emri
bir vitrini süslemek Verb
kısa seçim konuşması
(US) özel vagonla seçim kampanyası yolculuğu
pit stop Noun, Sports
dead stop
(car) to stop Verb
to stop Verb
cut-off engine
stop sign
tail light Noun
stoplight Noun, Transport
tail lamp Noun
cat's eye Noun
to stall Verb

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Dur” anlamında ... sözü, istop