zihinden atılan bir yük olmak
Verb
altınla tartılacak kadar değerli olmak
Verb
çok ağır sorumluluk taşımak, ağır sorumluluk altında olmak.
zihinden büyük bir yük atma
beklenen ağırlıkta olmak
Verb
üzerine düşeni yapmamak
Verb
bir işe yararlı katkıda bulunmak, yarar sağlamak, üzerine düşen görevi yapmak.
üstünlüğünü kabul ettirmek, ağır basmak, bütün gücünü harcamak.
bir işe yararlı katkıda bulunmak, yarar sağlamak, üzerine düşen görevi yapmak.
kalkış ağırlığı
Noun, Aviation
/
around: ağırlığını koymak, nüfuzunu kullanarak istediğini yaptırmak.
kuvvetini hissettirmek, ağırlığını koymak, ağır basmak.
ferahlık.
That's a weight off my mind: İçim ferahladı = yüreğime su serpildi.
(uçak) boş durumdayken ağırlığı
bir kampanya için planlanmış ya da kullanılmış reklam mesajlarının sayısı
katı ilâçların tartı sistemi. 20
grains = 1
scruple; 3
scruples = 1
dram; 8
drams = 1
ounce; 12
ounces = 1
pound.
ağırlık esası üzerinden alınan vergi
öğeciksel ağırlık, atom ağırlığı: Karbon C-12 atomu ağırlığının 1/12 si cinsinden bir elemanın atom ağırlığı
(1961'den önce bir H atom ağırlığı veya bir oksijen atom ağırlığının 1/16'sı birim olarak alınırdı).
kıs.:
at. wt. = at. ağ.
avoirdupois ile ayni anlama gelir. İngiliz ve ABD ağırlık ölçü sistemi (Kıymetli madenler ve ilâçlar
dışında bütün ağırlıklara uygulanır).
balance ile ayni anlama gelir. dara.
safra ağırlığı
Noun, Transport
bir temel devreye ait bilgilere dayanılarak hazırlanan ağırlıklı endeks sisteminin ağırlıkları
Noun
tartı ile satın almak
Verb
önem/ değer taşımak, önemli/değerli olmak.
What he says carries weight with me: Söyledikleri bence önemlidir.
sabit ağırlık: bir yapı veya teçhizatın yük olmadığı zamanki ağırlığı (bina, köprü vb.'nin temele binen ağırlığı gibi).
Noun
ağırlık, ezici yük, ölü yük, tam yük, geminin darası.
boş ağırlık
Noun, Transport
equivalent ile ayni anlama gelir. eşdeğer (ağırlık): 1.008 gr H ile birleşen veya onu açığa çıkaran madde miktarı.
eşdeğer-gram: bir öğenin 1.008 gr. Hidrojen veya 8 gr. Oksijenle birleşebilen niceliği.
tartıca eksik gelmek
Verb
vezinleri (ölçüleri) ayar edip damgalamak
Verb
eşdeğer-gram: bir öğenin 1.008 gr. Hidrojen veya 8 gr. Oksijenle birleşebilen niceliği.
molekül-gram: ağırlığı gram olarak molekül ağırlığına eşit olan madde miktarı.
bk.: Avogadro number.
gram-molecular = gram-molar: molekül-gram+.
Noun
bir taşıma aracının alacağı yük ağırlığı
brüt ağırlık, daralı/gayrısafi ağırlık.
Noun
brüt ağırlık
Noun, Environment-Ecology
100 librelik Amerikan ağırlık ölçü birimi
112 librelik İngiliz ağırlık ölçü birimi
ideal kilo
Noun, Medicine
yükün karaya boşaltılmış ağırlığı
çizgi kalınlığı
Information Technology
gerçek yük (canlı bir çiftlik hayvanı ağırlığı
tam yüklenmiş durumda ağırlık
makine gibi gemide bulunan ağırlıklar
piyasa ağırlığı (değişik piyasa gruplarının tüketim biçimlerine göre reklam harcamalarının ayarlanması
medya ağırlığı (bir reklamın belirli bir medyadaki etkinliği
özdecik ağırlığı, molekül ağırlığı: bileşimi oluşturan öğeciklerin atom ağırlıkları toplamı.
kâğıt üstüne konan ağırlık
ağırlığına göre alınan posta ücreti
arka ağırlık
Noun, Transport
gönderilen malın ağırlığı
gönderilen yükün ağırlığı
(madeni para) ağırlık kaybı
ağırlıkça eksik gelmek
Verb
boş ağırlık
Noun, Transport
yüksüz ağırlık
Noun, Transport
(tren yolu) ağırlık belgesi
yoğunluk, birim hacmin ağırlığı.
Noun
halterci.
weight lifting: haltercilik.
Noun
kilo verme
Noun, Medicine
kilo kaybı
Noun, Medicine
anlamak, hakkında fikir edinmek, (zihninde) tartmak, ölçüp biçmek.
I can't weight him up.
birşeyi güçlendirmek
Verb
zayıflama rejimi yapmak
Verb
birinin üzerinde nüfuzu olmak
Verb
(uçak) boş durumdayken ağırlığı
bir katın taşıma kapasitesi
bir şeye önem vermek
Verb
müsaade edilen azami ağırlık