başarı imkânı, bir iş yapıp bitirme imkânı/fırsatı.
Instead of making the government's job harder the opposition should give them a fair crack of the whip.
(Br) iktidardaki partinin yöneticisi
(İngiltere'de) bağlayıcı öy kullanma emri
çift makaralı palanga.
whip ile ayni anlama gelir.
Noun
(Br) liberal parti sekreteri
(Br) parti grubu tarafından alınan karar üzerine milletvekillerinin aynı oyu kullanması zorunluğunu kaldırmak
Verb
parti grubu tarafından alınan karar üzerine milletvekillerinin aynı oyu atması
hızla hareket etmek/fırlamak/çekilmek.
whip away
argo aşırmak.
/
into/
off: fırlamak, seğirtmek, hızla koşmak.
He whip ped into the store for a bottle of milk.
whip round the corner: hızla köşeyi dönmek.
(fazla gerilen ip/tel vb.) kopup geri fırlamak.
her şeyin üstüne çıkmak
Verb
üstünlük, egemenlik, hâkimiyet, tahakküm.
Noun
(a) hızla içeri girmek/dalmak, (b) (av köpeklerini) kamçı ile toplamak.
hızla çekmek, çekip çıkarmak.
He whipped a gun out of his pocket.
(elbise vb.) çıkarıp fırlatmak, (kapak vb.) hızla açmak.
(a) hızla dönmek, (b) fırlamak, seğirtmek, koşmak.
He's just whipped round to his aunt's to tell good news.
kamçılı akrep
(Pedipalpi). Akrebe benzeyen uzun kuyruklu zehirsiz hayvan.
Noun
bir şeyi birinin kafasına sokmak
Verb
bir güçlükten kurtulmak için kolaylıkla bir bahane uydurmak
Verb
hızla geçmek/tekrarlamak.
(parti üyeleri) toplanmak
Verb
(a) bir çırpıda/çabucak/kaşla göz arasında hazırlamak/ düzenlemek/ meydana çıkarmak.
to whip up a delicious dinner. (b) tahrik/teşvik etmek, kışkırtmak, kamçılamak.
(Br) birini parti grubundan çıkarmak
Verb
parti üyelerini toplamak
Verb