1. ortasında(n).
    The road lies across the plain: Yol ovanın ortasından geçer.
  2. bir uçtan bir uca, bir yandan bir yana, karşıdan karşıya.
    to swim across a river: nehrin bir kıyısından
    karşı kıyısına yüzmek.
  3. karşı(sın)da, öbür tarafta.
    the window across mine: penceremin karşısındaki pencere.
    He lives
    across the street: O sokağın karşı tarafında oturuyor.
  4. aşırı.
    across the sea: denizaşırı.
  5. karşı karşıya.
    to come across : karşı karşıya gelmek, karşılaşmak, rasgelmek.
  6. çaprazlama, çaprazvari.
    His arms were folded across.
  7. öbür taraf(t)a, karşı yakada.
    We shall soon be across: Yakında karşı yakada olacağız.
tesadüf etmek Fiil
arşınlamak, (geniş adımlarla) yürümek.
He belted down the street.
(a) rasgelmek, tesadüf etmek, beklenmeyen anda karşılaşmak, tesadüfen bulmak.
I've just come across
a beautiful poem in this book. (b) etkimek, etkili/müessir olmak, başarı sağlamak, beklenen etkiyi yaratmak, hüsnü kabul görmek.
Your speech came across very well. (c)
come across as …
k.d. … gibi gözükmek, … gibi gelmek, … intıbaını uyandırmak.
He came across (to me) as (being) quite a nice person really. (d)
come across with
argo (ihtiyaç halinde) para/bilgi vermek, ödemek, teslim etmek, sakladığını çıkarıp vermek.
Wealthy relatives who come across with a couple of thousand dollars.
aşmak, üstün olmak, ötesine geçmek, sınırını geçmek.
The new tax program cut across party lines.
gitmek, gelmek, uğramak.
We dropped across to see him: Gidip onu gördük (Onu görmeye gittik).

He dropped across to see us: Bizi görmeye/ziyarete geldi.
karşılaşmak, tesadüfen aralarına karışmak.
nehrin bir kıyısından öbürüne geç(ir)mek.
(a) açıklamak, izah etmek, anlatmak, anlaşılmasını sağlamak, anlaşılmak.
Did your speech get across
(to the crowd)? It finally got across him that he wasn't welcome. (b)
Brit. k.d. (birisinin) canını sıkmak, (c)
k.d. (piyes vb.) başarılı olmak.
bir şeyi karşısındakine anlatmak tabilmek Fiil
halka haber iletmek Fiil
karşıya geçmek Fiil
birini karşıya geçirmek Fiil
hızla karşıya geçmek Fiil
kabul ettirmek, münasip şekilde anlatmak, başarı ile yapmak/bitirmek.
You can't put that across me:
Bunu asla kabul etmem, bana onu yutturamazsın.
put a deal across: bir alış verişi başarıyla tamamlamak.
karşılaşmak, rastgelmek, tesadüf etmek.
rastlamak Fiil
(a) bir taraftan bir tarafa geçirmek, (b) (piyes vb.) başarılı olmak.
fikrini anlatabilmek, karşısındakinin kafasına sokabilmek.
...'ın asında
(US) karşıda
karşı tarafta
(a) herşeyi içeren (anlaşma), (b) herkesi aynı derecede etkileyen (ücret, vergi vb.), (c) sistematik
olarak, (d) (at yarışında) üçlü bahis.
bir programın yayın ağının tüm vericilerinden aynı anda yayımlanması
kenar mahallede.
karşı tarafta, yolun öte tarafında.
kollarını göğsünde kavuşturmuş
bütün birinci sayfayı kaplamak Fiil
hazine bulmak Fiil
birşey hissi uyandırmak Fiil
birşey olduğu düşünülmek Fiil
birşey gibi görünmek Fiil
birşey gibi görülmek Fiil
biriyle karşılaşmak Fiil
birine tesadüf etmek Fiil
birine rastlamak Fiil
biriyle karşılaşmak Fiil
birşeyi rastlantı eseri bulmak Fiil
birşeyi keşfetmek Fiil
birşeye rastlamak Fiil
gerektiğinde bilgi veya para sağlamak Fiil
birşeyle imdada yetişmek Fiil
birşey sağlamak Fiil
hiçbir şeye riayet etmemek Fiil
iktidar partisiyle münakaşa etmek Fiil, Siyaset-Ulusl. İlişkiler
böyle bir söz söyleyerek konuşmayı bile bile esastan çevirmek Fiil
sınırı geçerek kaçmak Fiil
her açıdan başarısız olmak Fiil
dünya çapında flaş haber
denizin karşı kıyısında
dinleyicileri etkilemek Fiil
dinleyicilerle iletişim kurmak Fiil
bir senedin yüzüne ciro etmek Fiil
yolun karşısında oturmak Fiil
bir iş anlaşmasını başarıyla gerçekleştirmek Fiil
birşeyi anlaşılır hale getirmek Fiil
birşeyi açıklamak Fiil
birşeyi anlaşılır kılmak Fiil
mesajı aktarmak Fiil
aldatmak, intikam almak, dayak atmak.
eski bir dostla karşılaşmak Fiil
yolun karşısına geçmek Fiil
Aklıma şu fikir geldi.
yolun karşısındaki dükkân
memleketi bir uçtan öteki uca geçmek Fiil
yol boyunca badi badi yürümek Fiil
caddenin karşısına geçmek Fiil
karşıya geçmek Fiil
(US) seçim kampanyası için dolaşmak Fiil