Geçişli Fiil (bir işe/eyleme/suça vb.) karıştırmak/sokmak/dahil etmek/bulaştırmak/methaldar etmek, (bir suçta/cinayette) parmağı/dahli olduğunu söylemek/göstermek/iddia etmek.
The thief's confession implicated two other people: Hırsızın itirafı, bu işte iki kişinin daha parmağı olduğunu gösterdi.
To implicate officials in a bribery scandal: Memurları rüşvet skandalına karıştırmak.
be implicated: kapsanmak, karışmak, bir işte parmağı olmak, methaldar olmak.
without implicating anyone: kimseyi karıştırmadan.