listen

Fiil
listen to: dinlemek, kulak vermek.
listen to the radio: radyo dinlemek.
I like to listen
to music: Müzik dinlemeyi severim.
to listen attentively to someone
listen to me! Bana bak/beni dinle.
He wouldn't listen to reason: Doğru söze kulak vermez.
Fiil
listen to: dikkat etmek, dikkatle dinlemek, itaat etmek.
You never listen to a word I say:
Söylediklerime dikkat etmiyorsun.
listen to your father! Baban ne diyorsa onu yap!
I don't know what he said, because I wasn't listening: Ne dediğini bilmiyorum, çünkü dikkat etmiyordum.
Fiil
listen for: beklemek, kulak vermek, kulağı … da olmak, göz kulak olmak.
to listen for the telephone:
telefon beklemek/kulağı telefonda olmak.
listen for the telephone while I am out.
Hush, I'm listening for the telephone: Sus, telefon bekliyorum.
Fiil işitmek.

Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

listen with all one's ears

can kulağıyla dinlemek Fiil

listen with one's third ear

bilinç altından dinlemek Fiil

listen in

(a) kulak misafiri olmak, (konuşulanları gizlice) dinlemek, kulak kabartmak.
to listen in to a conversation.

(b) radyo(dan) dinlemek.
to listen in at news time. listen in next week for another drama. listen in to the news.
Did you listen in to the Prime Minister yesterday evening: Dün akşam radyodan Başbakanı dinledin mi? (c) (telefon konuşmasını) paralel telefondan dinlemek.
I listened in on the extension.

listen in to other people's conversation

başka kişilerin konuştuklarını dinlemek Fiil

listen on earphones

kulaklıkla dinlemek Fiil

listen out

dikkatle dinlemek, kulak vermek.
listen out for your name to be called.

listen to

dinlemek Fiil

listen to

tanımak Fiil

listen to

iplemek Fiil