(a) ödenmesini istemek, (borcu/parayı) tahsil etmek/toplamak. 
 I'll call in the money I lent. (b) 
 tedavülden kaldırmak. 
 The government called in all old $ 1 bills. (c) içeriye çağırmak, davet etmek, buyur etmek, başvurmak, müracaat etmek. 
 I'll call my friends in: Arkadaşlarımı (eve) davet edeceğim. 
 My father is very ill, I must call in a doctor at once: Babam çok hasta, hemen bir doktor çağırmalıyım. (d) geri çağırmak. 
 GM has called in 1984 model cars to correct a faulty transmission. (e) uğramak, kısa bir ziyaret yapmak. 
 He was out when I called in. (f) 
 call in question: şüphe etmek/çekmek/uyandırmak, itiraz etmek.