Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. başka.
    anybody else: başkası, başka (herhangi bir) kimse.
    Is there elseanybody else there?
    Orada başka kimse var mı?
    somebody else: başka biri.
    You must ask somebody else.
    anything else: başka (herhangi) bir şey.
    Have you anything else to say? Söyleyeceğin başka bir şey var mı?
    nothing else: başka hiçbir şey.
    anywhere else: başka bir yer(d)e.
    You won't find this flower anywhere else.
    how else? başka nasıl/ne türlü?
    How else can I do it?
    much else: bir sürü başka şeyler.
    They sell books, toys and much else.
    nobody else = no one else: başka kiç kimse.
    nowhere else: başka hiçbir yerde.
    someone/somebody else: başka biri/bir kimse.
    May I speak to someone else?
    something else: başka bir şey.
    somewhere else = someplace: başka bir yerde.
    where else? başka nerede/nereye?
    who else?: başka kim?
    what else?: başka ne?
    What else could I do?
  2. daha, daha başka, başka türlü.
    How else can it be done? Başka türlü nasıl yapılabilirdi (başka ne türlü yapılabilirdi)?
  3. yoksa, aksi halde, -mez ise(n).
    Hurry, else you will be late: Acele et, yoksa geç kalacaksın (=
    acele etmezsen geç kalırsın).
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

having one's eyes on something else (because of discontent
gözü dışarıda
(bread) eaten without anything else
yavan
(for one thing) to make (sb) think of (sth else
tedai ettirmek Fiil
before all else
öncelikle
exchange something for something else
değişmek Fiil
exchange something for something else
değiştirmek Fiil
get a share of something good that is come to someone else
sebeplenmek Fiil
have someone poison someone else
zehirletmek Fiil
have something leaned on something else
dayatmak Fiil
introducing someone to someone else
takdim
let someone kiss oneself or someone else
öptürmek Fiil
live on someone else
birinden geçinmek Fiil
make something fit on something else
oturtmak Fiil
mistake something for something else
benzetmek Fiil
or as original or else
veya aslı gibi (reasürörün sadece rizikoyu kendisine sunulduğu şekilde değil aynı zamanda asli poliçede
yer alan herhangi bir farklılığı kabul ettiğin
or else
aksi halde, … değil ise, -mez ise, ya … ya … .
He must pay $60 or else go to prison: 60 dolar
ödemek zorundadır, aksi halde hapse girer (= Ya 60 dolar öder, ya da hapse girer).
Do it now or else you will be punished: Hemen/şimdi yapmazsan ceza göreceksin.
Do it or else … : Bunu yap, yoksa (karışmam ha!)
or else
(tehdit için söylenir) sonra karışmam ha! sonunu sen düşün! yoksa … .
You clean it properly, or else!
otherwise or else
sonra
pass on something heard from someone else
rivayet etmek Fiil
passing on something heard from someone else
rivayet
person who makes a request on behalf of someone else
ricacı
play off someone against someone else
birini başkasına karşı kendine alet etmek.
reach base before someone else
sobelemek Fiil
resent sb's showing affection to or interest in someone else
kıskanmak Fiil
set someone to bothering someone else
musallat etmek Fiil
someone else
başkası İsim
someone else
başka biri
something else
olağanüstü bir şey
something else
başka bir şey
spread one thing on or over something else
yaymak Fiil
thing that is connected with or related to something else
takıntı
thrust something into something else
karmak Fiil
to hold something above all else
birşeyi herşeyin üstünde tutmak Fiil
to live on someone else
haraç çı yemek (argo) Fiil
trade something for something else
değişmek Fiil
turn someone against someone else
doldurmak Fiil
wind or tangle something around something else
dolaştırmak Fiil
(possession) to pass into someone else's hand
el değiştirmek Fiil
everybody knows everbody else here
burada herkes birbirini tanımak r
how else can I do it
başka nasıl yapabilir
through someone else's eyes
bir başkasının bakış açısıyla
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.