Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. Sıfat kuru.
    dry air. a dry towel. The soil is too dry for planting.
    to wipe sth dry: (bir şeyi
    silip) kurulamak.
    to keep sth dry: (bir şeyi) kuru olarak saklamak, rutubetten korumak.
    His mouth was dry with fear: Korkudan ağzı kurumuştu.
  2. Sıfat kurak.
    dry climate.
    a dry spell: kuraklık dalgası.
  3. Sıfat yağmursuz.
    dry weather.
  4. Sıfat susuz.
  5. Sıfat kurumuş.
    a dry lake. The well is (has gone) dry.
  6. Sıfat sütü çekilmiş, sütsüz, süt vermez.
    a dry cow.
  7. Sıfat yaşı kurumuş.
    dry eyes.
  8. Sıfat suyu çekilmiş.
    a dry river/lake.
  9. Sıfat susamış.
    I always feel dry in this hot weather.
    to be/feel dry: susamak.
  10. Sıfat susatan, susuzluk veren.
    a dry work.
  11. Sıfat sade, yavan, kuru.
    dry toast: (tereyağsız, reçelsiz) sade ekmek kızartması.
  12. Sıfat (pişmiş yemek) kuru, sert.
  13. Sıfat (ekmek) bayat, kuru.
    dry bread/cake.
  14. Sıfat (inşaat) (a) çimentosuz/harçsız (duvar), (b) alçısız (tavan).
  15. Sıfat (resimde renk) sert, keskin.
  16. Sıfat çıplak, açık, sade.
    The dry facts and nothing else.
  17. Sıfat (can) sıkıcı, ilginç olmayan, yavan, tatsız.
    a dry subject. a dry lecture/book.
  18. Sıfat (mizah) iddiasız, ince ve güldürücü, güldürmek için söylenmediği halde güldürücü.
    I like his dry humor.
  19. Sıfat soğuk, ilgisiz, bigâne, his ve heyecandan yoksun, baştan savma.
    dry politeness. a dry answer. a dry style of painting.
  20. Sıfat verimsiz.
    dry years of an artist.
  21. Sıfat (içki) susuz, sek, tatsız.
  22. Sıfat yiyecek, erzak vb.) kuru.
    dry provisions.
  23. Sıfat içki yasağı uygulanan, içki yapımını/satışını yasaklayan.
    a dry state.
  24. Sıfat kurutulmuş (kereste).
  25. Fiil kurutmak, kurulamak.
    to dry the dishes.
  26. Fiil kurumak.
  27. İsim yeşilaycı, içki yasağı taraftarı.
  28. İsim kuruluk, kuraklık.
  29. İsim kuru şey.
  30. İsim kurak bölge, kuru arazi.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

keep one's powder dry
birinin emniyeti altında olmak Fiil
keep one's powder dry
her ihtimale karşı hazır bulunmak Fiil
(wine) dry
sek
blow dry
saçları kuruturken şekil vermek Fiil
bone dry
kupkuru, kav gibi.
both hot and dry
hem sıcak hem de kuru
drain dry
kurutmak, iyice süzmek/suyunu çıkarmak.
Let the wet glasses drain dry before you put them away.
drain someone dry
birini soyup soğana çevirmek Fiil
drip dry
(çamaşırı) sıkmadan askıya asarak kurutmak Fiil
freeze dry
yiyecekleri dondurmak ve sonra havasını alıp kurutarak saklamak Fiil
get dry
kurumak Fiil
have someone hang something up to dry
serdirmek Fiil
high and dry
(a) sudan çıkmış, suyun dışında, karada, kupkuru yerde.
The fish was high and dry on the beach.
(b) yalnız, kimsesiz, çaresiz, nâçar.
leave someone high and dry: birini yüzüstü bırakmak, kendi kaderine terketmek.
He has left me high and dry with all this work to do. He took all the money and left me high and dry.
home and dry
başarmış, gayesine erişmiş, kurtulmuş. Zarf
leave in the sun to dry
güneşletmek Fiil
put out line out to dry
kurusun diye çamaşır asmak Fiil
rough dry
(giysileri) ütülemeden kurutmak Fiil
spin dry
santrfüj ile suyunu sıkmak Fiil
suck dry
emerek suyunu kurutmak, (birini) sızdırmak.
wipe dry
kurulamak Fiil
wipe something wet (using something dry
silmek Fiil
dry ablution
teyemmüm İsim, Din ve İnanç
dry assay
sıvı bir ayırma işlemi olmaksızın alaşımlar ve metalik artıklar gibi cevherlerin içindeki elementleri belirleme
dry battery
kuru pil. İsim
dry behind the ear
tecrübeli, becerikli, mahir.
dry capital
kuru iş sermayesi
dry cargo
kuru yük
dry cat food
kuru kedi maması İsim, Ev
dry cell
kuru pil, kuru göze. İsim
dry clean
kuru temizlemek Fiil
dry cleaner
temizleyici
dry cleaning
kuru temizleme. İsim
dry cleaning
kuru temizlenecek elbise. İsim
dry cleaning
kuru temizleme İsim, Tekstil Sanayii
dry climate
kuru iklim
dry cold
ayaz
dry cough
kuru öksürük. İsim
dry cough
kuru öksürük İsim, Tıp
dry curd
keş
dry distillation
kuru damıtım: organik maddelerin (odun, kömür vb.) az havalı ortamda ısıtılarak çözüştürülmesi.
dry distillation
destructive distillation İsim
dry dock
havuz, kızak: gemilerin bakım ve onarımlarının yapıldığı suyu boşaltılabilen havuz. floating dock İsim
dry dock
kızak İsim, Denizcilik
dry dog food
kuru köpek maması İsim, Ev
dry farming
kuru tarım.
dry farmer: kuru tarımcı. İsim
dry fly
yapma sinek (balık avında oltaya takılır). İsim
dry fog
kuru sis: havada asılı kalan toz ve dumanın oluşturduğu sis. İsim
dry food
kuru mama İsim, Ev
dry fresco
fresco secco
dry fresco
kuru alçı üzerine renkli resim yapma sanatı.
dry fruit
kuruyemiş
dry goods
mensucat, manifatura eşyası. İsim
dry goods and notions
manifatura
Dry ice
kuru buz: donmuş karbon dioksit. İsim
dry kiln
kereste kurutma fırını. İsim
dry land
kurak bölge, kurak/çorak arazi. İsim
dry law
içki yasağı yasası/kanunu. İsim
dry measure
kuru şeylere özgü hacim ölçüsü. İsim
dry milk
süt tozu. İsim
dry money
peşin para
dry mortgage
arsa ipoteği
dry nurse
dadı. wet nurse. İsim
dry nurse
tecrübesiz ve acemi olan âmirine iş öğreten kimse. İsim
dry off
(a) kuru(t)mak, kurula(n)mak, (b) (inek) sütünü kesmek.
dry oneself
kurulanmak Fiil
dry out
(a) kuru(t)mak, kurula(n)mak, (b) (inek) sütünü kesmek.
dry out
içkiyi terketmek.
dry provisions
kuru erzak
dry refuse
süprüntü
dry rot
(a) mantarlaşma: bazı mantarların etkisiyle kerestenin çürüyüp toz haline gelmesi, (b) çürüyen dokuların
kuru kaldığı herhangi bitki hastalığı.
İsim, Bitki Patolojisi
dry rot
içten çürüme,
mec. ahlâkî çöküntü. İsim
dry run
manevra atışı: yalancı mermi ile atış. İsim, Askerlik2
dry run
prova, deneme. İsim
dry season
kuru mevsim
dry season
kurak mevsim
dry skin
kuru cilt İsim, Tıp
dry skin
cilt kuruluğu İsim, Tıp
dry socket
iyileşmeyen diş yuvası: diş çekildikten sonra kanı pıhtılaşmayan ve ağrı yapan diş yuvası. İsim
dry something in an oven or kiln
fırınlamak Fiil
dry time
kuruma süresi
Dry Tortugas
On Ada: Floridaya ait on küçük ada. İsim
dry town
içki yasağı uygulanan şehir. İsim
dry twig
çırpı
dry up
(a) tamamen/iyice kuru(t)mak, silmek, (b) buharlaşmak, suyu çekilmek, uçup gitmek, yokolmak, (c)
k.d.
susmak, konuşmaya son vermek, sözü tükenmek, (d)
Oh, dry up! Aman, kes sesini.
dry wash
yıkanıp kurutulmuş fakat ütülenmemiş çamaşır. İsim
dry wash
wash2 (15). İsim
dry wash
wash ile ayni anlama gelir. (Batı ABD) kuru sel yatağı
dry well
toplama kuyusu, yer yüzü sularını toplayıp yer altına gönderen kuyu.
dry wine
sek şarap İsim, Gıda ve Mutfak
dry wit
ince nükte, farkında değilmiş gibi söylenen nükteli söz. İsim
dry work
uzun süren tatsız iş
dry years
verimsiz yıllar. İsim
(as) dry as dust
(a) çok sıkıcı/yavan/tatsız, hiç ilginç değil, (b) çok susuz/susamış.
(person) dry cleaner
lekeci
a unit of dry measure
ölçek
as dry as a bone
kupkuru, kav gibi.
be put into dry dock
havuzlanmak Fiil
black and dry land
kara
blend (a dry substance and a liquid
karmak Fiil
dish made from pieces of dry bread and broth
papara
feed an animal with dry feed
yemlemek Fiil
not a dry stitch on
sırsıklam, çok ıslanmış.
not dry behind the ears
toy, tecrübesiz, acemi, olgunlaşmamış, gelişmemiş.
run of dry weather
yağışsız hava gidişatı
running like a dry creek
kendisini destekleyenlerin istediği sertlikte seçim konuşmasını yapmayan politikacı
seller of dry goods and notions
manifaturacı
shop selling dry goods and notions
manifatura dükkânı
There was not a dry eye in the room
Odada ağlamayan yoktu.
to dry clean
kuru yük kabı
to put a ship into dry dock
havuzlama
wipe oneself dry clean
silinmek Fiil
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.