(başkasının işine) burnunu sokmak, (istenilmeden) işe karışmak, yersiz müdahalede bulunmak. 
 He always  puts his oar in my business.
                        
                        
                     
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        hoşlanmamak, tahammül edememek, nefret etmek, tiksinmek, midesi(ni) bulan(dır)mak. 
 It stuck in my  craw: Ondan hoşlanmadım/tiksindim.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kızdırmak, sinirine dokunmak, canını sıkmak. 
 His fathers' praise of his brother stuck in Ali's craw: 
 Babasının kardeşini övmesi Alinin sinirine dokundu.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kursağında kalmak, gücüne gitmek, ağır gelmek, hazmedememek. 
 It stuck in my gizzard: Hazmedemedim/gücüme 
 gitti/bana ağır geldi.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        dili varmamak, bir türlü söyleyememek, söylenmesi güç olmak, boğazında düğümlenip kalmak. 
 The words  of sympathy stuck in her throat: Nasıl başsağlığı dileyeceğini bilemiyordu.
                        
                        
                     
                
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        boğazında düğümlenmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        söylemeye dili varmamak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kelleyi koltuğa almak, büyük bir tehlikeye atılmak. 
 A politician supporting an unpopular law is sticking  his neck out: he may loose the next election.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        tehlikeyi göze almak, kelleyi koltuğa almak, tehlikeye göğüs germek.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        metne bağlı kalmak, konudan ayrılmamak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin dikkatini çekmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birine önemli gelmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kendi düşüncesinde direnmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        direnmek, ayak diremek, zorluklardan yılmamak, sebat etmek, (iddiasından/davasından) vazgeçmemek.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kendi işine bağlı kalmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çizmeden yukarı çıkmamak, kendi işiyle uğraşmak, bilmediği işe burnunu sokmamak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        prensiplerine bağlı kalmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        prensip bilerine bağlı kalmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ifadesine bağlı kalmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        metnine bağlı kalmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kararına bağlı kalmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        görüşleri üzerinde israr etmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        görüşleri üzerinde ısrar etmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        haklarını yedirmemek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        haklarını sonuna kadar savunmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kuvvet, güç, zorbalık: sindirme ve sözünü geçirme aracı olarak kullanılan askerî kuvvet vb.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        güderi/deri kaplı çubuk: perdahlama/cilâlama/parlatma işlerinde kullanılır.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        dizgi tablası, tertip gönyesi, kompas: basımevinde üzerine harflerin dizildiği ayarlanabilir madenî tabla.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        dinamit lokumu
                        
İsim, Askerlik                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        balık dilimi: düzgün dikdörtgen dilimler halinde kesilip dondurulmuş balık eti.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        hazır balık dilimi/porsiyonu: ekmek kırığına bulanıp pişirildikten sonra paketlenip satılan hazır balık yemeği.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        gambrel ile ayni anlama gelir. kasap çengeli: kasapların kesilmiş hayvanları ayağından astıkları çengel.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bu memurun görev simgesi olarak daşıdığı yaldızlı çubuk.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        hockey ile ayni anlama gelir. hokey sopası.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Çin buhurdanı: Çinlilerin tapınakta yaktıkları çubuk şeklinde kurutulmuş buhur.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (uçakta) manevra kolu.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birşeyin doğruluğunu kanıtlamak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birşeyin doğruluğunu ispatlamak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birşeyin doğruluğunu ispat etmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        portakal çubuğu: manikürcülerin kullandığı portakal agacından yapılmış bir ucu yuvarlak, öbür ucu sivri çubuk.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        zıplama sırığı: kuvvetli yaylara bağlı bir çift ayak basacak yeri olan ve üzerine basarak zıplanan uzun sırık.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kızıl-sopa, kızılderili reisi Tecumseh'in savaş simgesi olan kırmızıya boyalı değneği.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kızılsopa taşıyan Kızılderili.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ABD' ne düşman Kızılderili.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kabzalı baston, bir ucunda sivri demir bulunan, kabzası katlanabilen çubuk.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) (İngilterede hükümdarın muhafız alayı komutanına verdiği) gümüş âsa, (b) bu âsayı taşımaya yetkili kimse.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        = 
 Brit. 
 swagger cane: (bazen subayların taşıdığı) kısa sopa/çubuk.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        tally ile ayni anlama gelir. çetele, üzerine çentik açılarak hesap tutulan değnek.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) baston, değnek, (b) 
 zool. çöp-çekirge 
 (Diapheromera femorata).: çöp gibi ince bacaklı ve ince gövdeli bir böcek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (o civardan) ayrılmamak, civarında dolaşmak/beklemek, peşinden ayrılmamak, oyalanmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) sakınmak, çekinmek. 
 I rather stick at doing that: Doğrusu bunu yapmaktan çekinirim.  
A criminal  who would stick at nothing, even murder. (b) dört elle sarılmak, yılmamak, direnmek, ısrar etmek. 
 to stick at the job.
                        
                        
                     
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        hiçbirşeyden çekinmemek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birşeye azimle devam etmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        sadık/bağlı kalmak. 
 stick by a friend: bir dosta sadık kalmak.  
stick to one's guns: sebat 
 etmek, direnmek, ayak diremek. 
 stick to one's word: sözünü tutmak, sözüne sadık kalmak.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir taahhüdü yerine getirmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin arkasında durmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çizgi resim, çocukların yaptığı basit çizgilerden oluşan resim.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (romanda) silik şahsiyet, sathî olarak belirtilen karakter.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        sopa çekirgesi 
 (Dixipus morosus).
                        
İsim                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        afiş yapıştırmak yasaktır
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        üzerine yapış(tır)mak/yapışık kalmak. 
 stick it on 
 : argo (a) çok pahalıya satmak, (b) hesaba ilâveler yapmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        önemsiz şeyler üstünde durmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çıkıntı yapmak, çıkıntılı/kabarık durmak, kabar(t)mak. 
 stick it out: sonuna kadar dayanmak.  
stick  out one's chest: göğsünü şişirmek. 
 stick out one's hand before stopping: (otomobilde) duracağını göstermek için elini uzatmak. 
 stick out for higher wages: ısrarla fazla ücret istemek. 
 stick out one's neck: tehlikeye atılmak, kelleyi koltuğa almak.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin dikkatini çekmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinden ödünç para koparmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        el vitesi: vitesi el ile değiştirilen (oto).
                        
İsim                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        sadık/bağlı kalmak. 
 stick by a friend: bir dosta sadık kalmak.  
stick to one's guns: sebat 
 etmek, direnmek, ayak diremek. 
 stick to one's word: sözünü tutmak, sözüne sadık kalmak.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ...'in arkasında durmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir programa göre hareket etmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir teklife bağlı kalmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birşeyi yapmaya devam etmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        fiyatlara bağlı kalmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birşeye bağlı kalmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birşeyi yerine getirmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birşeyde ısrar etmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kuralları harfiyen yerine getirmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        aynı hikâyeyi anlatmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birbirine destek olmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) (ilânı) duvara yapıştırmak, (b) dikmek, dik durmak. 
 His hair sticks straight up. (c)  
argo  silah tehdidi ile soymak, yolunu kesmek.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        silahla bankayı soymak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin tarafını tutmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin yanından ayrılmamak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birşeyi devam ettirmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birşeye bağlı kalmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        fikrini belirterek risk almak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        fikrini söylemeye cesaret etmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        önemsiz şeyler üzerinde durmamak
                        
Fiil