soğurma bandı
Noun, Physics
takım, zümre, güruh.
Noun
bando.
the regimental band: alay bandosu.
the member of the band: bandocu.
band shell = bandstand: bando korunağı: açık havada çalan müzik topluluklarına mahsus yarımküre şeklinde önü açık sahne.
Noun
dans müziği orkestrası.
Noun
bir arada yaşayan göçebe grubu.
jump on the band wagon: harekete geçmek.
Noun
çete, yasa dışı yaşayan kimselerden oluşan topluluk.
Noun
bir araya getirmek, toplamak, birleştirmek.
Noun
şerit, bant, sargı, kurdele, kuşak, kemer.
elastic band: lâstik şerit.
band saw: şerit
testere.
paper band: kâğıt şerit.
hat band: şapka kurdelesi.
kayış, makine kayışı.
moving band production: seri imalât.
kuşak, bant: bir izgenin iki sıklık değeri arasında kalan ışınım bölgesi.
frequency band: sıklık
kuşağı, frekans bandı.
band edge: kuşak kıyısı.
band pass: kuşak geçirimi.
band- pass filter
elekt. band geçiren filtre.
band spectrum: kuşak izgesi.
Physics
mecburiyet, vecibe, görev.
çizgilerle/şeritlerle/kuşaklarla süslemek, sargı sarmak.
kuşak yazıcı
Information Technology
toplanmak, birleşmek, bir araya gelmek.
başarı kazanma ümidi olan seçim kampanyası
Noun
herhangi bir yarışta kazanandan yana olmaları için politikacılar ve oy verenlerdeki sürü içgüdüsüne hitap eden hareket
beğenilen davranış biçimi ya da moda
olanca hızı ile, çok şiddetle.
The fire engines were going down the road to beat the band. The audience cheered and clapped to beat the band.
büyük caz/dans orkestrası.
Noun
durdurucu şerit, fren kayışı: bir kasnağa sürtünerek yavaşlatan/durduran sürtünmeli çelik şerit.
Noun
(US) amatör telsiz iletişimi
kişisel band: yakın mesafe haberleşmesine ayrılmış radyo frekansı bandı.
bir milletin parasının resmi paritesinin aşağı ve yukarı dalgalanmadığı dikkatle belirlenen sınırlar
geniş boyunbağı: 17'nci yy.'da erkeklerin kullandıkları kenarları dantelli boyunbağı.
Noun
(zararlı haşaratı tutmak için meyve ağaçlarına sarılan) yağlı sargı.
Noun
saç tokası
Noun, Clothing-Fashion
mehter takımı
Noun, History
bir haydut çetesine katılmak
Verb
çingene bandosu: testi, tencere, boru vb. gibi uydurma aletlerle müzik çalan bando.
Noun
ticaret hayatındaki iniş çıkışlar
Noun
gemi telsizlerini alan alıcı radyo
matem şeridi, matem alâmeti olarak kola takılan siyah şerit.
televizyon reklamcılığında
en çok sayıdaki izleyicinin televizyonu izleyeceği tahmin edilen süre
satma opsiyonunun geçerli olduğu dönem
rubber ile ayni anlama gelir. lâstik bant.
yan kuşak(lı), yan band(lı).
single side band: tek yan kuşaklı/bandlı.
teneke bandosu: Trinidad adasına özgü çelik levhalardan yapılmış çalgıları çalan bando.
şiddetli.
It rained all day to beat the band: Bütün gün şiddetli yağmur yağdı.