[elder]

bir nevi akçaağaç
(Acer Negundo): K. Amerikada yetişir, hafif ve yumuşak kerestesinden mobilya ve oyma işleri yapılır. Noun
yaban mürveri
(daha) yaşlı, (yaşça) büyük, iki kişiden daha yaşlı olanı.
my elder brother: ağabeyim.
Her
elder daughter is married: Büyük kızı evlidir.
Our elders: Büyüklerimiz, bizden yaşlı kimseler.

NOT
: “O benden yaşlıdır” tümcesi İngilizceye “
He is older than I am.” şeklinde çevrilmelidir.

“He is elder than I am.”
demek yanlıştır.
kıdemli, yaşlı ve önemli (kişi).
eski, kadim.
ata, cet, ecdat.
ihtiyar (kimse).
kilise mütevelli heyeti üyesi.
mürver ağacı
(Sambucus nigra).
dwarf elder: yer mürveri
(Sambucus ebulus).
water elder: dağdağan Botany
ağabey
yonca
altmış yaşının üstündeki kişilere birleşik eğitim ve eğlence programı sunan
ABD ve Kanada'da birkaç yüz üniversiteyi içine alan örgüt
üst rütbeli subay
10-13'üncü yy. kahramanlık ve efsanevî şiirleri.
yaşlı devlet adamı: devlet büyüklerinin fikir danıştıkları emekli, tecrübeli, nüfuzlu eski devlet adamı. Noun
bir şirket veya toplumda fikirlerine saygı gösterilen nüfuzlu kişi. Noun
(Japonyada 1898-1914 yıllarında) emekliye ayrılıp hükümdarın özel meclis üyesi olarak devlet işlerinde
büyük nüfuz sahibi eski politikacı.
Noun
daha üstün hukuki istihkak
bataklık mürveri
(Iva frutescens): ABD'de tuzlu bataklıklarda yetişir. Noun
guelder rose. Noun
ağabey im
poison sumac Noun
boynuz kulağı geçmek Verb