üçüz

Turkish-English Phrases

(barlarda , vb) ucuz içki saati
happy hour
(bodrum katında) ucuz satış reyonu
automatic basement
(borsa , US) ucuz hisse senetleri
cats and dogs Noun
(borsa) ucuz alıp pahalı satmak
to reload Verb
(havayolları) ucuz tarife
apex tariff
(havayolu) ucuz tarife
budget tariff
alışılmadık ucuz para politikası
ultra cheap money policy Noun
aşırı derecede ucuz fiyat
underselling price
aşırı derecede ucuz fiyat
at the given price
bunları ancak ucuz fiyattan almayı kabul eder
odd lot
çok satsın diye yapılan ucuz şey
catchpenny
çok ucuz
exceptionally cheap
çok ucuz fiyat
ruinous price
çok ucuz fiyat
ridiculously low price
çok ucuz mal
exceptionally cheap article
daha büyük boy daha ucuz fiyata
economy size
daha ucuz birşeye geçmek
to trade down to something Verb
daha ucuz birşeyi kullanmaya başlamak
to trade down to something Verb
daha ucuz olan bir günlük gidiş-dönüş bileti
day return
daha ucuz para (kolay kazanılıp kolay sarf edilen para
easier money
en ucuz tarifeyle yolculuk edenler için salon ve kamaralar
steerage
geç teslim edilecek telgraf için ucuz tarife
deferred rate
gemide boş yerleri doldurmak amacıyla ucuz taşınan yük
berth cargo
gösterişli ucuz dekorasyon yapma
tart up
iktisat bilimi ucuz
;
iyi müşterilere verilen ucuz armağan
lagniappe
kalabalık ailelerin oturduğu ucuz apartman
tenement house
kazadan ucuz kurtulmak
to walk away from sb Verb
kitapları ucuz fiyatla elden çıkarmak
to knock down books Verb
mallarını ucuz satmak
to sell one's goods cheaply Verb
marka ismi ya da sembol taşıyan ucuz
advertising novelty
motel gibi ucuz konaklama yeri
flophouse
nispeten ucuz
mini- supercomputer
özel tarifeli ucuz fiyat
privilege ticket
pek ucuz
dog cheap
piyasanın ucuz sektörünü ele geçirmek
to move down market Verb
son derece ucuz
extraordinarily cheap
sudan ucuz
exceptionally cheap
sudan ucuz
dirt cheap
sudan ucuz
with a fine pencil
transit yük için ucuz navlun ücreti
transit rate
ucuz
circular
ucuz
threepenny
ucuz
(Fr.) bon marché
ucuz
economy priced
ucuz
inexpensive
ucuz
popular
ucuz
tatty
ucuz
cheap
ucuz
at a small charge
ucuz
low
ucuz
affordable Adjective
ucuz
cheap line
ucuz
gut- rot
ucuz
at a low figure
ucuz
low- priced
ucuz
à bon marché
ucuz
sixpenny
ucuz
crummy
ucuz alkollü içki
jungle- juice
ucuz alkollü içki içen serseri
wino
ucuz araba
flivver
ucuz arsa
back land
ucuz aşevi
hash house
ucuz baskı
cheap reprint
ucuz baskı
cheap edition
ucuz baskı
popular edition
ucuz bilet
cheap ticket
ucuz bilet
cheap fare
ucuz bilet tarifesi
bargain tour fare
ucuz bilet ücreti
low-cost fare
ucuz bilet ücreti
cheap fare
ucuz biletli yolcu
cheap- fare passenger
ucuz bir ücrete
at a reduced fee
ucuz edebiyat
milk for babes
ucuz edebiyat ya da sanat
kitsch
ucuz eğlence yeri
dive
ucuz ele geçirmek
to pick up for a song Verb
ucuz emek
cheap labour
ucuz emek
cheap labor
ucuz eşya satan
cheap jack
ucuz eşya satışı
bargain sale
ucuz fahişe
scrub
ucuz film
quickie
ucuz fiyat
dead bargain
ucuz fiyat
budget price
ucuz fiyat
good cheap
ucuz fiyat
song
ucuz fiyat biçilmiş
budget priced
ucuz fiyatla çeşitli mallar satan mağazalar zinciri
syndicate store
ucuz gezi
cheap excursion
ucuz giysiler
reach- me-downs Noun
ucuz gümrüklü ithal malları
reduced-tariff imports Noun
ucuz heyecanlı roman
dime novel
ucuz içki satan köşe meyhanesi
one- armed bandit
ucuz ithal malları
reduced-tariff imports Noun
ucuz ithal malları
cut-price imports Noun
ucuz kira
low lease
ucuz kiralık ev
low-rent unit
ucuz kırmızı şarap
red biddy
ucuz konfeksiyoncu dükkânı
slopshop
ucuz konut inşaatı
low-cost home construction
ucuz konutlar
low-cost housing
ucuz kredi
equity loan
ucuz kredi
easier credit
ucuz kurtulma
narrow squeak
ucuz kurtulmak
to get off lightly Verb
ucuz kurtulmak
to get off cheaply Verb
ucuz mal
cheap article
ucuz mal satan dükkân
cheapie
ucuz mal satan dükkân
limited-price variety store
ucuz mal satılığa çıkarmak
to show a cheap line of goods Verb
ucuz mallar
low- rate articles Noun
ucuz mallar için muvazene gümrük vergisi
dumping duty
ucuz mallar kısmı
low-priced lobs
ucuz mallar satılan mağaza
limited- price store
ucuz mallar satmak
to run a cheap line Verb
ucuz mallardan satın almak
to run a cheap line Verb
ucuz malları hemen satın almak
to snap up the cheapest articles Verb
ucuz malların sürümü olduğu piyasa
economy market
ucuz mallarını satılığa çıkarmak
to show a cheap line of goods Verb
ucuz mesken
low- cost housing
ucuz meyhane
sawdust saloon
ucuz meyhane
sawdust parlor
ucuz model
economy model
ucuz mücevher
novelties
ucuz öğle yemeği
sloppy joe's
ucuz olmak
to not cost much Verb
ucuz olmayan
cheap at half the price
ucuz otel ya da motel
doss house
ucuz otomobil
lesser-priced car
ucuz otomobil
popular priced car
ucuz otomobil
tin lizzie
ucuz otomobil
low-priced car
ucuz para
light money
ucuz para
cheap money
ucuz para
soft currency
ucuz para memleketi
soft currency- country
ucuz para memleketi
soft-currency country
ucuz para politikası
easy money policy Noun
ucuz para politikası
cheap money policy Noun
ucuz reklam tarifesi
group discount
ucuz restoran
chophouse
ucuz restoran
hush shop
ucuz roman
novelette
ucuz şarap
plonk
ucuz satın almak
to pick up cheap Verb
ucuz satışlar yapılan süpermarket
discount department store
ucuz satmak
to sell at a low figure Verb
ucuz şeyler satan sokak satıcısı
fakir
ucuz sigara
gasper
ucuz taklit
travesty Noun
ucuz talep
fair demand
ucuz tarife
cheap rate
ucuz tarife
bulk tariff
ucuz tarife ile
at a reduced fare
ucuz tarife üzerinden
at a cheap rate
ucuz tarifeli bilet
reduced- rate ticket
ucuz tarifeli bilet
limited ticket
ucuz tarifeli telefon konuşması
off-peak calls
ucuz tur bilet ücreti
bargain-tour fare
ucuz uçak bileti satan seyahat acentesi
bucket shop
ucuz uçak biletlerinin havaalanında sıra ile satılması
first come , first served booking at the airport
ucuz uçak seferi
thrift flight
ucuz üretilen mal
quickie
ucuz ve adi apartman
tenement Noun
ucuz ve adi ev yapımcısı
jerry builder
ucuz ve adi süs eşyası
trifle Noun
ucuz ve adi süs eşyası
bauble Noun
ucuz ve değersiz polisiye roman
penny dreadful
ucuz ve düşük kaliteli mal satıcısı
cheapjack
ucuz ve sert alkollü içki
rot gut
ucuz veya kestirme yoldan halletmek
to cut corners Verb
ucuz ya da kötü şöhretli gece kulübü
honky tonk
ucuz yaşama
cheap living
ucuz ziynet
frippery
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Bir seferde ... üç kardeş
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.

ucuz
Fiyatı düşük ... yüksek olmayan