detail

English-Turkish Translation

  1. Noun ayrıntı
  2. Noun detay
  3. Noun tafsilat
  4. ayrıntı, teferruat, bir bütünün ufak parçalarından herbiri.
    Their stories were the same in every detail.
  5. tafsilât.
    to go into detail: tafsilâta girişmek, etraflıca anlatmak.
    There was no time to go
    into detail, so she just gave them a general outline of the situation.
  6. en ince teferruata inme, teferruatiyle anlatma, ayrıntılı izahat/plân.
  7. Architecture detay: işin/eserin tamamlayıcı küçük parçaları.
    detail drawing: detay resmi.
  8. Military (a) özel görevli(ler), müfreze, özel birlik.
    kitchen detail. The capitain sent a detail of six soldiers
    to guard the road. (b) özel göreve atanma.
  9. ayrıntılarıyla açıklamak, tafsilâtiyle/teferruatiyle/etraflıca anlatmak.
    He detailed all the things
    he had seen and done on his trip.
  10. sayıp dökmek, bir bir saymak, listesini yapmak.
  11. Military özel göreve atamak, özel görevle göndermek, özel görev vermek.
    The policemen were detailed to hold
    back the crowd watching the parade.
  12. detaylarla/ince işlemelerle süslemek, ayrıntılı resmini yapmak.
    Trimmings that detail slips and petticoats.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

discuss a matter in detail
bir konuyu ayrıntılarıyla görüşmek Verb
en detail
ayrıntılı olarak
en detail
(Fr) detaylı
examine something in detail
incelemek Verb
explain in detail
tafsilat vermek Verb
explain in detail
ayrıntılarıyla açıklamak Verb
fashion detail
moda detayı
financial detail
mali ayrıntılar
in detail
ayrıntılarıyla, ayrıntılı olarak, (bütün) teferruatiyle, mufassalan, (bütün) tafsilâtiyle.
She described
inside of the plane in detail.
in detail
ayrıntılı olarak Adverb
in detail
ayrıntılı bir şekilde Adverb
in detail
tafsilatlı olarak Adverb
in detail
tafsilatıyla (outdated) Adverb
lose a letter in detail
bir mektubu bütün ayrıntılarıyla anlayamamak Verb
overcharge a description with detail
bir tarifi ayrıntılara boğmak Verb
police detail
polis kolu
standing detail
sık sık tekrarlanan reklam öğesi
state in detail
ayrıntılarla belirtmek Verb
without going into too much detail
çok fazla ayrıntıya girmeden Adverb
without going into too much detail
çok fazla ayrıntıya girmeksizin Adverb
detail a claim
bir talebin ayrıntısını belirtmek Verb
detail a story of the shipwreck
gemi kazası olayını ayrıntılarıyla anlatmak Verb
detail account
yardımcı hesap
detail account
yardımcı hesap (yardımcı büyük defteri meydana getiren hesap gruplarından biri
detail column
ayrıntılı bilgi veren sütun
detail column
izahat sütunu
detail column
ayrıntılı bilgi veren sütün
detail drawing
detay çizme
detail engineering
detay mühendisliği
detail paper
detay çizme kâğıdı
detail report
ayrıntı raporu Information Technology
detail someone for a duty
birine özel bir ödev vermek Verb
detail the facts
gerekçekleri bir bir saymak Verb
detail work
detay işi
English-Turkish phrases from Zargan's own database