j.a.g.

  1. = Judge Advocate General.
içkide işrette olmak Verb
kafayı tütsülemek, zilzurna/fitil gibi sarhoş olmak, esrarın etkisinde olmak.
He had a good jag on
when he left the bar: Meyhaneden çıkarken zilzurna/fitil gibi sarhoştu.
jag
sivri uç/kenar, köşe, keskin kenar/köşe, diş. Noun
jag
(elbisede) (a) flapa, sarkan kumaş parçası, (b) yırtmaç. Noun
jag
(sivri bir şeyle) dürtme/dürtüş. Noun
jag
(odun/saman/ot vb.) demet, deste, yük, şelek.
a jag of hay. Noun
jag
sarhoşluk. Noun
jag
(a) eğlenti, cümbüş, âlem.
an eating jag: ziyafet, şölen. (b) nöbet, hengâme, kontrol dışı eylemler
dizisi.
a crying jag. a spending jag.
Noun
jag
çentmek, diş açmak, diş diş etmek, çentikli kesmek, eğri büğrü kesmek. Verb
jag
(sivri bir nesne ile) dürtmek, delmek, iğnelemek. Verb
jag
sıçrayarak/zıplayarak gitmek. Verb