alibi

  1. Law suçsuzluk delili: cürüm/cinayet işlendiği esnada cinayet yerinden başka bir yerde bulunduğunu ispatlama.
  2. özür, mazeret.
  3. özür dilemek, mazeret beyan etmek.
  4. suçsuzluğuna tanık olmak: bir kimsenin cürüm/cinayet işlendiği anda başka bir yerde bulunduğuna tanıklık
    yapmak.
    He alibied his friend from a fix: Arkadaşının suçsuzluğuna tanıklık ederek onu çıkmazdan kurtardı.
suç işlendiği anda başka yerde bulunduğunu kanıtlamak Verb
suçun işlendiği sırada başka yerde olduğunu kanıtlamak Verb
suç işlenirken orada bulunmadığını iddia etmek Verb
suç işlendiğinde başka yerde olduğunu ortaya koymak Verb
suçun işlendiği zaman o yerde bulunmadığını ispat etmek Verb