atone

  1. Verb
    atone for: kefaret vermek, (suç, kabahat, günah vb.'ni) affettirecek harekette bulunmak.
    to
    atone for one's sins: günahlarının kefaretini ödemek.
  2. Verb cezasını çekmek, kefaretini ödemek.
  3. Verb telâfi etmek, gönlünü almak, tarziye vermek.
    to atone one's failings: başarısızlığını telâfi etmek.

    He tried to atone for his rudeness by sending her some flowers: Ona çiçek göndererek gönlünü aldı.
  4. Verb uzlaş(tır)mak, anlaş(tır)mak.
bir suçu affettirecek harekette bulunmak Verb
iki şahsı uzlaştırmak Verb
biriyle barışmak Verb
birlikte, bir bütün halinde, birlik ve âhenk içinde, anlaşmış, uyuşmuş, aynı fikirde.
The two judges
were at one about the winners.