blackout

  1. Noun karartma, hava hücumundan korunmak için bütün ışıkları söndürme/maskeleme.
  2. Noun, Theatre sahne ışıklarını söndürme.
  3. Noun bayılma, baygınlık (bilhassa havacılıkta).
    He suffered a blackout from a sudden dive.
  4. Noun bellek yitimi, hafıza kaybı, tüm unutma.
  5. Noun haberleşmenin tamamen kesilmesi (grev, doğal âfet vb. nedeniyle).
    a newspaper blackout: gazete
    yayınının durması.
    a radio blackout: bütün radyoların susması/yayına son vermesi.
basın sansürü
karartma denemesi
bilinç kaybı
kabul denemesi karartma denemesi
haberlere sansür koymak Verb
(a)
ask. karartmak, (hava hücumlarından korunmak için) ışıkları söndürmek/örtmek, (b) bayılmak.

He blacked out at the sight of blood: Kan görür görmez bayıldı. (c) belleğini yitirmek, hafızasını kaybetmek, belirli bir olayı/kimseyi hiç hatırlayamamak.
When it came to his war experiences, he blacked out completely: Harpte başına gelenlerin hiçbirini hatırlayamadı. (d)
tiy. sahneyi karartmak, ışıkların hepsini söndürmek, (e) faaliyetini durdurmak/kesmek.
black out the radio broadcasts from the U.S.: ABD'den yapılan radyo yayınlarını kesmek.