fuel

  1. Noun yakacak
  2. yakıt, mahrukat, yakacak (şey).
    Wood, oil and gas are different kind of fuel.
    liquid fuel:
    akar yakıt.
    solid fuel: katı yakıt.
    Add fuel to the flames: Yangına körükle gitmek, büsbütün alevlendirmek.
    fuel cock: gaz ocağı musluğu.
    fuel-gauge: yakıt (seviye) göstergesi.
    fuel pump: yakıt pompası.
  3. besin, gıda.
    Your baby needs fuel to live and grow.
  4. besleyen/tahrik eden/kışkırtan şey.
    His insults were fuel to her hatred.
  5. yakıt sağlamak/tedarik etmek.
  6. yakıt almak/tedarik etmek.
    Aircraft sometimes fuels in midair.
  7. ateşe yakacak atmak.
  8. Maritime Traffic yakıt yüklemek.
Nükleer yakıtların işlenmesi (NACE kodu: 24.46) Noun, Trades-Professions
Belirli bir mala tahsis edilmiş mağazalarda otomotiv yakıtının perakende ticareti (NACE kodu: 47.3) Noun, Trades-Professions
Belirli bir mala tahsis edilmiş mağazalarda otomotiv yakıtının perakende ticareti (NACE kodu: 47.30) Noun, Trades-Professions
normal benzin
uçak yakıtı
yetecek benzini kalmamış olmak Verb
yakıt kalmadığı için yolda kalmak Verb
ihrakiye
yakıt ikmali
mazot
ev yakacağı
benzin
elektrik (ışık) ve yakıt tasarrufu yapmak Verb
fosil yakıt Noun, Environment-Ecology
ağır yakıt
yüksek oktanlı benzin
yüksek oktanlı benzin
sıvı yakıt
püskürtme yakıtı.
jet akaryakıtı
jet yakıtı
düşük kaliteli akaryakıt
düşük dereceli benzin
düşük kaliteli akaryakıt
otomobil yakıtı
motor yakacağı
nükleer yakıt
yama yağı
briket
rekompoze taşkömürü
atıktan türetilmiş yakıt Noun
roket yakıtı Noun, Astrophysics
akaryakıtı tükenmek Verb
akaryakıt tasarrufu
kaçak akaryakıt Noun
katı yakıt
yakıt yeterliliği
yakıt tedariki
sentetik yakıt Noun, Environment-Ecology
akaryakıt almak Verb
gemiye akaryakıt ikmali yapmak Verb
yakıt katkısı Noun, Environment-Ecology
yakacak tahsisatı
akaryakıt faturası
yakıt pili: yakıtın oksitlenmesiyle elektrik üreten üreteç, H ve O ile çalışıp elektrik enerjisi sağlayan cihaz. Noun
yakıt ile oksitleyicinin kimyasal birleşmesi ile elektrik sağlayan düzen. Noun
benzin musluğu
yakıt tüketimi
yakıt sarfiyatı Noun, Transport
akaryakıt tüketimi
benzin sarfiyatı
yakacak masrafları Noun
yakıt bedeli
akaryakıt krizi
yakıt eğrisi Noun, Transport
akaryakıt deposu Noun
akaryakıt ekonomisi
yakıt mühendisliği
yakıt pompası Noun
besleme pompası Noun
benzin filtresi
yakıt filtresi Transport
yakacak seviye göstericisi
ısıtmada kullanılan gaz
yakacak gazı
akaryakıt sayacı
benzin ölçeği
benzin deposu şamandrası Noun, Transport
yakıt sanayii Noun
akaryakıt sanayii Noun
yakacak sanayii
enflasyonu körüklemek Verb
yakıt püskürtme. Noun
yakıt püskürtücü, mazot enjektörü. Noun
yakıt pompası Noun
yakacak karışımı
yakacak tekeli
mazot, akaryakıt. Noun
yakıt nakil borusu
yakıt fiyatı
yakacak fiyatı yükselmesi
akaryakıt
yakıt tulumbası Noun
benzin pompası Noun
besleme pompası Noun
akaryakıt pompası Noun
mazot tulumbası Noun
yakıt pompası Noun, Transport
yakıt tulumbası Noun
yakacak oranı
yakacak sarfiyatı
yakıt geri kazanım tesisi
yakacak ihtiyacı
yakacak rezervi
yakacak kaynakları Noun
yakıt çubuğu Noun
yakacak tasarrufu
yakacak kıtlığı
yakıt püskürtücü
yakıt püskürtülüşü
uçağın yolcu ya da kargo indirip bindirmeden rotası üzerinde yakıt aldığı nokta
yakıt durdurma tertibatı
yakacak depolama
yakıt deposu Noun
yakacak deposu Noun
yakacak deposu Noun
yakıt tedariki
Akaryakıt İkmal ve NATO Pol Tesisleri İşletme Başkanlığı Noun, Organizations
yakıt ek ücreti, akaryakıt zammı ilavesi Noun, Land Transport
Yakıt Sistemi Uygunluk Raporu Noun, Transport
yakıt tankı
yakıt deposu Noun, Transport
benzin deposu Noun
yakacak kullanma
benzin musluğu
yakacak odun
işyeri yakacak deposu Noun
işyeri yakıt deposu Noun
yangına körükle gitmek Verb
yangına körükle gitmek Verb
az akaryakıtla idare etmek Verb
çok akaryakıt kullanmak Verb
mazot pompası Noun, Transport
yakıt tüketiminde tasarruf
termik santral Noun, Environment-Ecology
yangına körükle gitmek Verb
rölanti
akaryakıt sanayi
sıvı yakıt tankı Noun, Transport
(Br) Yakıt ve Enerji Bakanlığı
Silahlı Kuvvetler Yakacak, Aydınlatma, Isıtma ve Soğutma Kanunu Proper Name, Law