brace up

  1. (a) kışkırtmak, tahrik etmek, kuvvet/cesaret vermek, (b) metin/cesur olmak, metanetini korumak.
    She
    choked back her tears and braced up: Metanetini korudu ve gözyaşlarını içine akıttı. (c) sıkmak, sıkı tutmak.