bring into

  1. Verb memlekete dışardan mal getirmek
  2. Verb davet etmek
ortaya koymak, göstermek, harekete geçirmek.
vücuda getirmek Verb
mahkemeye delil göstermek Verb
mahkeme huzuruna çıkarmak Verb
itibardan düşürmek Verb
şöhretini lekelemek Verb
itibarını bozmak Verb
moda yapmak Verb
iadeye tabi olarak murisin sağlığında alınan teberruu hesaba geçirmek Verb
sıraya getirmek Verb
dava ikame etmek Verb
sahneye getirmek Verb
güven altına almak Verb
...'i gözler önüne sermek Verb
...'i tartışmaya açmak Verb
...'i apaçık ortaya koymak Verb
...'i gündeme getirmek Verb
kâr getirmek Verb
doğurmak, dünyaya getirmek.
bir şeyi moda yapmak Verb
bir kararı yürürlüğe koymak Verb
bir kararnameyi yürürlüğe koymak Verb
şirket kurmak Verb
bir kanun uygulamak Verb
bir kanunu yeniden yürürlüğe koymak Verb
gemiyi havuza çekmek Verb
gemiyi kızağa çekmek Verb
bir gemiyi havuza almak Verb
toplumdan ayrılanları topluma döndürmek Verb
sürüden ayrılan koyunları sürüye iade etmek Verb
menfaatleri çatıştırmak Verb
menfaatleri çatıştırmak Verb
toprağı işlemek Verb
mahkemeye depozito yatırmak Verb
iş gücü arzı ve talebini bir araya getirmek Verb
çevreyle daha yakın ilişkiye girmek Verb
kendini fark ettirmek Verb
kuvvet kullanmak Verb
güç kullanmak Verb
kâr getirmek Verb
birini bir tartışmaya dâhil etmek Verb
birini bir tartışmaya çekmek Verb
birini bir tartışmaya katmak Verb
biriyle biri arasında yakın temas kurmak Verb
biriyle biri arasında yakın temas kurmak Verb
dava açmak Verb
birini mahkemeye vermek Verb
birini alay konusu yapmak Verb
hizaya getirmek Verb
birini kendi tarafına kazanmak Verb
birini birşeye sokmak Verb
birini birşeye dâhil etmek Verb
birinin birşeye girmesine neden olmak Verb
birinin birşeye katılmasına neden olmak Verb
birinin başını belaya sokmak Verb
bir şeyi bir şeyle uyumlu hale getirmek Verb
bir şeyi moda çıkarmak Verb
bir şeye önem vermek, belirtmek, tebarüz ettirmek.
ganimet alınan gemiyi limana götürmek Verb
yaratmak, vücut vermek.
yasayı yürürlüğe koymak.