crowd

  1. kalabalık, izdiham.
    a crowd waiting for a bus. There were crowds of people at the theater.
  2. halk, ahali, avam.
    He writes all his books for the crowd rather than for specialists.
  3. toplumsal grup, sınıf, topluluk.
    join the crowd: topluluğa katılmak.
  4. yığın, kütle, güruh.
    a crowd of books: kitap yığını, bir yığın kitap.
  5. dinleyici/seyirci(ler).
    Opening night drew a good crowd.
  6. (bir araya) topla(n)mak, birikmek.
    People crowded round the scene of the accident.
  7. (a) itişip kakışmak, sıkışmak, (b) sıkıştırmak, tazyik etmek.
    to crowd a debtor for payment.
  8. dol(uş)mak, doldurmak, tık(ıl)mak.
    to crowd clothes into a suitcase.
  9. eski Kelt kemanı.
kalabalığı yararak ilerlemek Verb
itip kakarak yol açmak Verb
kalabalıkta kendine yol açmak Verb
kalabalıkta arkadaşlarını seçmek Verb
kalabalıkta ite kaka ilerlemek Verb
omuz atarak kalabalığı yarmak Verb
kalabalıkta kendine yol açmak Verb
kalabalıkta kendine bir yol açmak Verb
kalabalık içinden kendine bir yol açmak Verb
kalabalık arasından kendine yol açmak.
kalabalığı geri itmek Verb
bir topluluğa hitap etmek Verb
kalabalığın bakışına açık olmak Verb
kalabalık tarafından sarılmak Verb
bir klike ait olmak Verb
(US) tahvil ticaretinde uzmanlaşmış menkul değerler piyasasında çalışan simsarlar
tahvil ticaretinde uzmanlaşmış tahvillar
kalabalığı dağıtmak Verb
tiyatroda bütün yerlerin satılmış olması
büyük kalabalık
düzensiz kalabalık
kalabalığı dağıtmak Verb
kalabalıkta birini seçmek Verb
kalabalığa ateş etmek Verb
kalabalığa katılmak Verb
kalabalığa uymak, başkalarının yaptığını yapmak.
I do what I want to do; I don't follow the crowd:
Ben başkalarının yaptığını değil, canımın istediğini yaparım.
kalabalıkta yolunu açmak Verb
kalabalığa karışmak Verb
kalabalıkta kendine yol açmak Verb
düşman kalabalığı
kalabalığı ite kaka yararak ilerlemek Verb
belirli bir modayı izleyiciler grubu
içeri üşüşen kalabalık
kalabalığın yaklaşmasını önlemek Verb
gürültülü kalabalık, büyük şehrin velvelesi.
kalabalığa karışmak Verb
kalabalığa karışmak Verb
kalabalıkta yol açmak Verb
kalabalıkta kendine yol açmak Verb
düzenli kalabalık
kalabalığı dağıtmak Verb
yasak savmak, ilk bakışta isteğe uygun görünmek, (inceden inceye muayene edilmezse) şayanı kabul olmak.

It might pass in a crowd: İyi değil ama, yasak savar (hiç yoktan iyi).
halkın içgüdüsüne hitap etmek Verb
(polis) kalabalığı geri itmek Verb
sivrilmek, kendini göstermek, birçok kimselerden daha üstün olduğunu ispatlamak.
yol kenarında dizilen kalabalık
kalabalığı dağıtmak Verb
kalabalıkta ite kaka ilerlemek Verb
kalabalıkta bir arkadaşı tespit etmek Verb
herkes tarafından görülmek Verb
sıkı kalabalık
İki kişi eğlenir, üçüncüsü cansıkar.
bir kalabalığın duygularını dile getirmek Verb
kalabalığı yararak ilerlemek Verb
bir borçluyu sıkıştırmak Verb
bir odaya çok mobilya sıkıştırmaya çalışmak Verb
ayağna dolanmak Verb
yığınların davranışı
halk yığınını kontrol altında tutma
öne doğru itişmek Verb
ileri üşüşmek Verb
ileriye
kalabalık/kütle halinde girmek, doluşmak.
doluşmak Verb
doluşmak Verb
kitap yığını
kuru kalabalık
bütün yelkenleri açmak.
-e yer bırakmamak, sıkıştırarak çıkarmak, dışarıya itelemek.
Your article was crowded out of the magazine;
I'm sorry: Dergide makalenize yer kalmadı, özür dilerim.
yer darlığından bir makaleyi gazeteye koymamak Verb
halk paniği
yığınlar psikolojisi
birini sıkıştırmak Verb
halkın gözünde
revaçta
sıkıştırmak Verb
kalabalığı ilerletmek Verb