descent

  1. Noun, Biology türeme (Kaynak: Evrim Çalışkanları)
  2. Noun iniş, inme, nüzul.
  3. Noun bayır/yokuş aşağı, iniş, meyil.
    The road makes a sharp descent just past the lake.
  4. Noun soy, nesil, sülâle, şecere.
    She is of German descent.
  5. Noun alçalma, çökme, düşüş, sukut.
    His descent into a life of crime.
  6. Noun baskın, çullanma, ânî hücum.
  7. Noun beklenmedik ziyaret.
    We can expect the usual descent of relatives at Christmas.
  8. Noun, Law kalıtım, miras, veraset, tevarüs.
'dan gelmek Verb
'na bağlamak Verb
soyu eski bir aileden gelmek Verb
iniş açısı
murisin terekesinden bir mirasçıya isabet eden kısım
vasiyetname ya da kanun icabı veraset
civar hısımlığı
aynı soydan gelen
türeme yoluyla özdeş (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Adjective, Biology
yani evlatlara intikali
mirasın birinci derecede fürua
birinci derecede kanuni mirasçıya intikal
sahih nesep
silsile
doğrudan doğruya aynı soydan gelen
mirasın birinci dereceden sonraki derecedeki fürua veya birinci derece kanuni mirasçılardan sonraki mirasçılara intikali
köklü aileden
nesebi sahih olmayan
meşru soydan gelen
soyu sopu belli
asil soydan
usul ve füru akrabalığı
kanuni miras yoluyla tevarüs etmek Verb
arsa tevarüs etmek Verb
arazi tevarüs etmek Verb
miras yoluyla elde edilen mülkiyet
iniş çıkış
düşmana baskın
değişerek türeme (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Noun, Biology
birinin soyundan geldiğini iddia etmek Verb
soyunun bir kimseden geldiğini iddia etmek Verb