echo

  1. Noun yankı, aksiseda.
  2. Noun kopya, tekrar, taklit, (başka bir fikir veya düşüncenin) tıpkısı/aynı.
  3. Noun kopyacı, taklitçi: başkasının fikir ve düşüncelerini yansıtan/tekrarlayan kimse.
    Mary is only an echo
    of her husband's opinions, and has no ideas of her own.
  4. Noun yanıt, (uygun/lehte/müsait) cevap.
  5. Noun, Communication yankı: telefon veya radyoda esas sesi izleyen daha zayıf ses.
  6. Noun, Electronics yansıma: bir engele çarpıp geri dönen elektromagnetik dalga (radar vb. de).
  7. Noun (şiirde) yine-ses, nakarat: bazı seslerin/hecelerin tekrarı.
  8. Noun, Music bir parçanın hafif (yankıyı andırır şekilde) tekrarı.
  9. Noun (briç) büyük el oyna işareti.
  10. Noun (haberleşmede) E harfini belirten sözcük.
  11. Noun yansı(t)mak, akset(tir)mek.
    The hills echoed the sound of the explosion.
  12. Noun yankılanmak, yankı/aksiseda vermek.
    Their voices echoed in the big empty hall.
  13. Noun tekrarlamak, taklit etmek.
    “The system of taxation is terrible,” said Frank. “Terrible,” echoed Mary.
kalp ekosu Noun, Medicine
kalp ultrasonu Noun, Medicine
ekokardiyografi Noun, Medicine
kalp ekosu Noun, Medicine
kalp ultrasonu Noun, Medicine
ekokardiyografi Noun, Medicine
ötmek Verb
yansıtmak Verb
yansımak Verb
kalp ekosu Noun, Medicine
kalp ultrasonu Noun, Medicine
ekokardiyografi Noun, Medicine
kalp ekosu Noun, Medicine
kalp ultrasonu Noun, Medicine
ekokardiyografi Noun, Medicine
(radar) daimi eko
bir düşünceyi bir kez daha doğrulamak Verb
akis yapmak Verb
yankı odası. Noun
başkasının her sözünü tekrar etmek Verb
sesle derinlik ölçer. Noun
sesle derinlik ölçümü. Noun
görüşleri yansıtmak Verb