gasp

  1. kısa/kesik kesik nefes/soluma.
  2. kesik kesik/nefes nefese söyleme(k)/konuşma(k).
  3. nefesi/soluğu kesilmek, nefes nefese/soluk soluğa kalmak.
  4. güçlükle/birdenbire (ses çıkararak) nefes almak, nefesini toplamak.
son nefesinde
(a) can çekişmek, son nefesini vermek, ölmek üzere olmak, (b) (yorgunluktan vb.) yapmaya takati kalmamak,
iflâhı kesilmek, takati kalmamak.
(a) son nefesinde, ölmek üzere, (b) son anda, son dakika(sın)da.
son nefesini verir durumda olmak Verb
son nefesine kadar dövüşmek/mücadele etmek.
(korku/hayret vb.'den) nefesi kesilmek.
son nefesine/ölünceye kadar.
soluk soluğa (heyecanla, telâşla vb.) söylemek /konuşmak, kesik kesik söylemek/konuşmak.
He gasped out the message.
nefesi kesilmek, nefes nefese olmak.
I came out of the water and gasped for breath.
özlemek, arzu etmek, hasretini çekmek.
soluk soluğa (heyecanla, telâşla vb.) söylemek /konuşmak, kesik kesik söylemek/konuşmak.
He gasped out the message.
soluk soluğa (heyecanla, telâşla vb.) söylemek /konuşmak, kesik kesik söylemek/konuşmak.
He gasped out the message.
(korku, hayret, aşırı heyecan vb. ile
hiii diye ses çıkararak) derin ve ânî nefes almak.
I
gasped with/in surprise at the unexpected news.
  1. Noun, Law seizure
  2. Noun, Law usurpation
  3. Noun, Law extortion
  4. unauthorized assumption
  5. deforcement
  6. grab
  7. usurpation
  8. seizure by violence
  9. wrongful seizure
  10. Noun encroachment
  11. Noun extortion
usurper Noun
extorter Noun
usurper Noun
extorter Noun
assumed
disseizin
arrogation
to ravish Verb
to deforce Verb, Law
to usurp Verb
to seize Verb
to appropriate Verb
policy of grab
usurpation of franchise
usurper of a public office Noun
to usurp an office Verb
to rub peter blue to pay paul Verb
to usurp sb's right Verb

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Başkasına âit ... zorla zaptetme