hiç

Turkish-English Translation

  1. simply
  2. zero
  3. naught
  4. nothing
  5. nil
  6. ava
  7. ought
  8. nary
  9. nix
  10. not for the life of me
  11. not at all
  12. never
  13. not a whit
  14. nought
  15. any
  16. for nuts
  17. not by a long sight
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

Bunu hiç beklemiyordum.
Didn't see that coming. Exclamation, Idioms
Hiç uğraşma.
Don't bother. Sentence
Hiç yoktan iyidir.
Half a loaf is better than none. Sentence, Idioms
Seni ilgilendirmez.
None of your business. Sentence
Seni ilgilendirmez.
That's none of your business. Sentence
hemen hemen hiç
barely Adverb
hemen hemen hiç
scarcely Adverb
hemen hemen hiç
hardly Adverb
neredeyse hiç
scarcely Adverb
neredeyse hiç
hardly Adverb
neredeyse hiç
barely Adverb
sıfır ya da hiç
zilch
ya hep ya hiç
all or nothing
ya hep ya hiç
neck or nothing
hiç affedilemez olmak
to be wholly indefensible Verb
hiç akıllanmamak
not to be a penny the wiser
hiç aklından çıkmamak
to obsess Verb
hiç aldırış etmemek
to not to care a cuss Verb
hiç aldırış etmemek
to show no concern at all Verb
hiç aldırmamak
not to care twopence
hiç aldırmamak
not to care a copper
hiç aldırmamak
not to care a stiver
hiç aldırmamak
not to care a whit
hiç aldırmamak
not to care a hang
hiç aldırmamak
not to care a straw
hiç aldırmamak
not to care a damn
hiç alkollü içki içmeme
nephalism
hiç anlamı olmama
without a grain of sense
hiç ayrılmaz arkadaş
familiar spirit
hiç beğenilmemek
to prove unpopular Verb
hiç beklemezken
out of the blue Adverb
hiç beklenmedik
beyond all forecasts
hiç beklenmedik bir sürpriz
bolt from the blue
hiç beklenmedik zamanda gelen yardım
manna
hiç bile değil
not in the least
hiç bile değil
nothing of the kind
hiç bile değil
not a bit
hiç bir kanuni çaresi olmamak
to have no remedy at law Verb
hiç bir müdahaleye tahammül edememek
to brook no interference Verb
hiç bir ortak yanları yok
they have nothing in common
hiç borcu olmamak
to have not a scrap of debts Verb
hiç çalıştırılamaz işçiler
hard- core unemployed
hiç canlılığı olmamak
to have no sting in it Verb
hiç de … değil
anything but …
hiç de basit olmayan iş
not at all plain sailing
hiç değilse
to say the least Adverb
hiç değilse
at least
hiç değişmeden devam eden
monotonous Adjective
hiç değişmeden kalmak
to be about static Verb
hiç değişmez
ageless
hiç delil yok
not a scrap of evidence
hiç denecek kadar az
little or nothing
hiç dikkate almamak
to take not the least notice Verb
hiç dikkate almamış olmak
to have never taken any notice of Verb
hiç direnme göstermemek
to not to offer even a show of resistance Verb
hiç durmadan
endlessly Adverb
hiç durmadan
constantly Adverb
hiç durmadan kusur bulmak
to nag Verb
hiç eksiksiz
from hub to tire
hiç etkisi olmama
like water off a duck's back
hiç faydası yok
no earthly use
hiç fena değil
not half bad
hiç gelmeyen zaman
greek kalend
hiç haber vermeden birinin yerine başkasını atamak
to replace someone without a moment's notice Verb
hiç hareket olmamak
(stock exchange) no movement Verb
hiç hata yapmamak
to never to put a foot wrong Verb
hiç hoşlanmamak
to hate Verb
hiç ilgi göstermemek
to raise barely a flicker of interest Verb
hiç ilgilenmemek
to not to be in the slightest degree interested Verb
hiç ilgisi olmamak
to have no concern with Verb
hiç ilgisi yok
beside the point
hiç işlem olmama
(stock exchange) nothing doing
hiç iştahı olmamak
to be off one's food Verb
hiç istemeyerek
with utmost reluctance
hiç istenilmeyen
welcome as snow in the harvest
hiç kesintisiz
free from all deductions
hiç kimse
anybody anyone
hiç kimse
none
hiç kimse
no one
hiç kimse
nobody
hiç kimse kendisinde olmayanı veremez
(Lat.) nemo dat quod non habet
hiç kimseyle arası olmamak
to be on friendly terms with no one Verb
hiç konmadan sürekli uçan sivrisinek
infernal mosquito Noun, Zoology
hiç kullanılmamak
to lie waste Verb
hiç kullanılmamış gibi
as good as new
hiç kuşkusu olmamak
to not to know one's beans Verb
hiç masraf sız
clear of all expenses
hiç masrafsız
clear of all expenses
hiç mi hiç
devil a bit
hiç mi hiç
for toffee toffy taffy
hiç mi hiç
any
hiç müdahale edilmeyen dalgalanma sistemi
clear fluctuation system
hiç nedensiz
no earthly reason
hiç olmamış saymak
to nullify Verb
hiç olmazsa
at least
hiç parası yok
not a bean
hiç pişmanlık duymadı
he was quite impenitent about it
hiç şansı olmama
snowball chance
hiç şansı olmamak
to be on the off chance Verb
hiç şansı olmamak
to have no earthly chance Verb
hiç şansı olmamak
to not a dog's chance Verb
hiç sebepsiz
for no reason at all
hiç sebepsiz durup dururken
for the hell of it
hiç sır vermemek
to observe strict secrecy Verb
hiç şüphe yok ki
beyond any doubt Adverb
hiç şüphesi olmamak
to no earthly doubt Verb
hiç şüphesiz
without a shadow of doubt
hiç şüphesiz
beyond any doubt Adverb
hiç şüphesiz
without a shadow of a doubt Adverb
hiç tanınmayan bir adayı tanıtmak
to promote someone from the shadows Verb
hiç tartışmasız
obviously Adverb
hiç tedavi görmemiş
treatment-naive Adjective, Medicine
hiç tehlikeye girmemek
to keep one's head tucked in Verb
hiç tesir altında kalmadan
without preoccupation
hiç ümit kalmamak
to be past all hope Verb
hiç umursamamak
not to care a pin
hiç umursamamak
not to care a snap
hiç umursamamak
to plead a five Verb
hiç umursamamak
not to care shucks (a shuck about)
hiç umut yok
not a hope in hell
hiç utanmadan yalan söylemek
to lie like a rug Verb
hiç utanmadan yalan söylemek
to lie shamelessly Verb
hiç vakit kaybetmeden
in no time
hiç vakti kaybetmeden
in no time
hiç yoktan
at least
hiç yoktan
for no reason at all
hiç yoktan
from a trifle
hiç yoktan bir sanayi yaratmak
to create an industry from the ground Verb
hiç yoktan bir sanayi yaratmak
to create industry from the group up Verb
hiç yoktan bir sanayii yaratmak
to create an industry from the ground Verb
hiç yoktan bir şehir kurmak
to start a town from scratch Verb
hiç yüzü kızarmadan yalan söylemek
to lie like a rug Verb
hiç yüzü kızarmadan yalan söylemek
to lie shamelessly Verb
(borsa) hiç hareket olmamak
to no movement Verb
(borsa) hiç işlem olmama
nothing doing
(tiyatro , uçak) hiç yer olmamak
to be fully booked Verb
..., ama hiç yoktan iyidir.
..., but it's a start.
...den hiç bahsetmemek
to keep silent about ... Verb
...'e hiç zorlanmadan ulaşmak
to ease into ... Verb
… hiç aklıma gelmezdi.
Little did I think that ….
… konusuna hiç girmiyorum
to say nothing of … Adverb
… yapmayı hiç düşünmüyorum.
I'm not about to … Sentence
…e hiç niyetim yok.
I'm not about to … Sentence
ama hiç aç kalmamış kişi
limousine liberal
aptallara hiç tahammülü olmamak
to not suffer fools gladly Verb
artık hiç şansı kalmamış olmak
to be through with one's stars Verb
bir hiç için kavga etmek
to find quarrel over a straw Verb
bir hiç için kavga etmek
to find a quarrel over a straw Verb
bir hiç uğruna kavga etmek
to quarrel about nothing Verb
bir şey hakkında hiç haberi olmamak
to not to know the first thing about Verb
bir şeyi yapmaya hiç ehil olmamak
to be thoroughly incompetent to do sth Verb
bir şeyle hiç ilgilenmemek
to care naught for sth Verb
bir şeyle hiç ilgisi olmamak
to be out of all relation to sth Verb
bir şeyle hiç ilişkisi olmamak
to bear no relation to sth Verb
bir şeyle hiç ilişkisi olmamak
to be out of relations to sth Verb
bir ülkenin hiç ayrıcalık tanımadan
open- door policy
birbirine hiç benzemeyen
disparate
birbirlerini hiç sevmezler
there is no love lost between them Noun
birine hiç faydası olmamak
to not to benefit someone a scrap Verb
birini hiç etkilememek
to be lost upon sb Verb
birinin tasarılarından hiç haberi olmamak
to be in complete ignorance of sb's plans Verb
birisini hiç tanımamak
to not to know someone from adam Verb
birşeye hiç değinmemek
to leave something out Verb
bugüne kadar hiç kâr yapmamış olmak
to have produced zero profit to date Verb
Bunu hiç düşünmemiştim.
I hadn't considered that.
daha önce adı hiç gündeme gelmeyen
previously unheard-of Adjective
geçmişte hiç olmamış
unheard-of Adjective
güçlüklerle hiç karşılaşmamış olmak
to have never known trouble Verb
ham madde stoku hiç bulunmamak
to be lacking entirely in raw material Verb
hammadde stoku hiç bulunmamak
to be lacking entirely in raw material Verb
hepya da hiç emri
all or none order
mal ve canını hiç umursamama
constructive wilfulness
onun güldüğünü hiç görmedim
I have never known him to smile
Senden de hiç kaçmıyor.
There's no fooling you.
sonu hiç gelmeyen
penolopize
şu ana kadar hiç kâr getirmemiş olmak
to have endured zero profit to date Verb
şu ana kadar hiç kâr getirmemiş olmak
to have produced zero pims to date Verb
teniste hiç sayı kazanmamış olma
lousy
üzerinde hiç parası olmamak
to not to have any money on one Verb
üzerine hiç yazı yazılmamış levha
(Lat.) tabula rasa
ya da hiç kimsenin satın almamasından ötürü
bull stale bull
Ya hep ya hiç.
All or nothing. Sentence
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Olumsuz cümlelerde ... kat’iyen, asla
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.