incapable

English-Turkish Translation

  1. Adjective dirayetsiz
  2. Adjective yeteneksiz.
  3. Adjective kudretsiz, iktidarsız, güçsüz, gücü yetmez, âciz.
    drunk and incapable: zilzurna/körkütük sarhoş.
  4. Adjective ehliyetsiz, kabiliyetsiz.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

be incapable of managing one's own affairs
kendi işlerini yönetmekten âciz olmak Verb
permanently incapable
(hukuk) tam ehliyetsiz
incapable child
ehliyetsiz çocuk
incapable child
yeteneksiz çocuk
incapable of
(a) âciz, (belirtilen işi) yapamaz.
incapable of telling a lie: yalan söyleyemez.
incapable
of proof: ispat edilemez.
incapable of appreciation: takdirden âciz.
incapable of learning: öğrenemez, kalınkafalı. (b) elverişsiz, gayrımüsait.
These materials are incapable of exact measurement. incapable of being achieved. (c) kanunen ehliyetsiz.
incapable of (to) work
çalışamaz durumda olma
incapable of crime
suç işleme ehliyeti olmama
incapable of deception
yalan dolan beceremeyen
incapable of entering into contract
sözleşme yapma ehliyeti olmama
incapable of exercising rights
tasarruf ehliyeti bulunmamak Verb
incapable of giving evidence
tanıklık yapma ehliyeti olmama
incapable of holding public office
kamu görevini üstlenmeye ehliyeti olmama
incapable of improvement
ıslahı olanaksız
incapable of making a will
vasiyetname düzenlemeye ehil değil
incapable of reparation
onarılması olanaksız
incapable of succeeding to an estate
bir mirası olmaya ehil olmama
be incapable of deceit
yalan dolan becerememek Verb
be incapable of making a will
vasiyetname düzenlemeye ehil olmamak Verb
be incapable of repair
onarılamaz durumda olmak Verb
mentally incapable person
temyiz kudreti olmayan şahıs
English-Turkish phrases from Zargan's own database