nothing of

  1. hiç, zerre kadar.
    nothing of the gentleness in his manners: tavrında zerre kadar kibarlık yok.
kendine ait bir şeyi olmamak Verb
önem vermemek, kolay görmek.
(a) önem vermemek, mühimsememek, kolay sanmak.
He thinks nothing of walking 25 km.: 25 km. yürümeyi
kolay sanıyor. (b) anlayamamak.
I could make nothing of what he said.
… bir yana, … şöyle dursun, üstelik, … de caba.
3 people were badly hurt, to say nothing of damage
to the building: Binanın tahrip olması bir yana, 3 kişi de ağır yaralandı.
… şöyle dursun, … bir tarafa, … de üste/caba.
He knows no English, to say nothing of French: Fransızca
şöyle dursun, İngilizce bile bilmiyor.
… şöyle dursun, … bir yana.
People badly hurt, to say nothing of damage to the building: Binadaki
tahribat bir yana, içindekiler feci şekilde yaralandılar.
(a) önem vermemek, mühimsememek, kolay sanmak.
He thinks nothing of walking 25 km.: 25 km. yürümeyi
kolay sanıyor. (b) anlayamamak.
I could make nothing of what he said.
önemli bir şey yok
kayda değer bir şey yok
hiç de öyle değil.
I will do nothing of the kind: Asla öyle şey yapamam.
I will have nothing
of the kind: Öyle şeye tahammülüm yoktur (müsamaha edemem).
öyle (hiç) bir şey.
You'll do nothing of the sort: Öyle bir şey yapamazsın.
öyle (hiç) bir şey.
You'll do nothing of the sort: Öyle bir şey yapamazsın.
bir şey çıkarmamak Verb
bir şeyden hiçbir anlam çıkaramamak Verb
hiçbir şeyden bir anlam çıkaramamak Verb
onu hesaba bile katmamak Verb
birşeyin önemli olmadığını düşünmek Verb
birşeye önem vermemek Verb
birşeyi önemsememek Verb
birşeyi önemsiz görmek Verb
bir de … konusu var Adverb
… konusuna hiç girmiyorum Adverb
… bir yana Adverb
hemen hemen, tamamile.
It is nothing/little short of madness to do this: Bunu yapmak delilikten başka bir şey değildir.
alışılmadık bir şey değil
kayda değer bir şey olmamak Verb
bilmediği bir konuda uluorta konuşmak Verb