olağanüstü

Turkish-English Translation

  1. excellent
  2. wonderful
  3. unusual
  4. remarkable
  5. extraordinary
  6. marvellous
  7. incredible
  8. fantastic
  9. Adjective glorious
  10. Adverb exceptionally
  11. abnormal
  12. superior
  13. Adjective miraculous
  14. Adjective phenomenal
  15. Adjective prodigious
  16. dreamy
  17. unaccountable
  18. rare
  19. Adjective larger-than-life
  20. rattling
  21. raving
  22. Adjective marvelous
  23. shining
  24. special
  25. preternatural
  26. Adjective, Accounting nonrecurring
  27. out of common
  28. out-a-sight
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

olağanüstü amortisman
abnormal depreciation
olağanüstü amortisman
extraordinary depreciation
olağanüstü amortisman
exceptional depreciation
olağanüstü başarı
socko
olağanüstü bir gerçekçilikle tarif etmek
to describe with extraordinary reality Verb
olağanüstü bir şey
something else
olağanüstü bir şey veya kimse
humdinger
olağanüstü bir titizlik
extraordinary diligence
olağanüstü bütçe
double budget
olağanüstü bütçe
extraordinary budget
olağanüstü çoğunluk kararı
(bankruptcy) extraordinary resolution
olağanüstü derecede
remarkably Adverb
olağanüstü derecede
exceptionally Adverb
olağanüstü doğa olayı
phenomenon of nature
olağanüstü durum
disaster Information Technology
olağanüstü durum
state of emergency
olağanüstü durum
emergency
olağanüstü durum emri
emergency order
olağanüstü durum ilan etme yetkisi
emergency powers
olağanüstü durum kanunu
emergency law
olağanüstü durum kurulu
emergency board
olağanüstü durum tayını
iron rations
olağanüstü durumlar için ayrılan yedek akçe
porcupine provisions
olağanüstü enerjiye sahip kimse
powerhouse
olağanüstü eser
monument Noun
olağanüstü gelir
abnormal gain
olağanüstü gelir
extraordinary income
olağanüstü gelirler
extraordinary revenue
olağanüstü genel kurul
extraordinary general meeting of shareholders Noun, Management
olağanüstü genel kurul
extraordinary general meeting Noun, Management
olağanüstü genel kurul toplantısı
extraordinary general meeting Noun, Management
olağanüstü güçlü
galvanic
olağanüstü hâkim emri
prerogative writ
olağanüstü hal
state of emergency Noun, Law
olağanüstü hal
state of emergency Noun, Politics-Intl. Relations
olağanüstü hal bölgesi
state-of-emergency region Noun, Politics-Intl. Relations
Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu
Commission for the Examination of Proceedings under the State of Emergency Proper Name, Organizations
olağanüstü hal kabinesi
emergency cabinet
Olağanüstü Hal Kanunu
Law on States of Emergency Proper Name, Law
olağanüstü haller
case of emergency
olağanüstü harcamalar
non-recurring expenditure
olağanüstü harcamalar
extraordinary expenses Noun
olağanüstü harcamalar
extras Noun
olağanüstü harcamalar
extra costs Noun
olağanüstü hissedarlar toplantısı
extraordinary meeting of shareholders
olağanüstü ihtiyatlar
excess reserves Noun
olağanüstü iyi
out of this world
olağanüstü iyi bellek
hypermnesia
olağanüstü kanuni çareler
extraordinary remedies Noun
olağanüstü kâr
extraordinary pimss
olağanüstü kâr
extraordinary profits
olağanüstü kâr payı
surplus dividend
olağanüstü kâr payı
extraordinary dividend
olağanüstü olay
phenomenon
olağanüstü önlemler
emergency measures Noun
olağanüstü oturum
extraordinary session
olağanüstü oturum
emergency session
olağanüstü rezerv
surplus reserve
olağanüstü rezerv
extraordinary reserve
olağanüstü rezerv
(US) excess reserve
olağanüstü risk
extraordinary risk
olağanüstü şartlar
extraordinary circumstances Noun
olağanüstü şey
prodigy
olağanüstü şey
gas
olağanüstü tehlike
extraordinary danger
olağanüstü temettü
melon
olağanüstü temettü
extraordinary dividend
olağanüstü temettü dağıtılması
melon cutting
olağanüstü temettü dağıtmak
to cut a melon Verb
olağanüstü toplantı
extraordinary session
olağanüstü toplantı
(command) special meeting
olağanüstü toplantı
special meeting
olağanüstü toplantı
extraordinary meeting Noun, Management
olağanüstü yardım
extraordinary help
olağanüstü yedek akçe
contingent account
olağanüstü yedek akçe
true reserve
olağanüstü yedek akçe fonu
surplus fund
Olağanüstü Yedekler
Extraordinary Reserves Noun, Accounting
olağanüstü yetenekli kişi
ace
olağanüstü yönetim
emergency rule Noun, Politics-Intl. Relations
olağanüstü yüksek ücret
extraordinary value
olağanüstü zamanaşımı
prescription Noun, Law
olağanüstü zamanaşımı
acquisitive prescription
olağanüstü zamanlara özel yemek paketi
emergency ration
olağanüstü zararlar
abnormal losses Noun
olağanüstü zararlar karşılığı
special risk reserve
(banka , US) olağanüstü rezerv
excess reserve
(iflas) olağanüstü çoğunluk kararı
extraordinary resolution
(şirket) olağanüstü toplantı
special meeting
belirli bir menkul kıymete karşı duyulan olağanüstü ilgi
painting the tape
gemi batması gibi olağanüstü olay
casus major
hissedarlar olağanüstü toplantısı
(US) special meeting of stockholders
hissedarlar olağanüstü toplantısı
special meeting of stockholders
hissedarları olağanüstü toplantı sına çağırma
called meeting
hissedarların olağanüstü toplantısına çağırma
called meeting
mahkemenin olağanüstü oturumu
extraordinary session of the court
milli olağanüstü durum
National emergency
sakat birine sağlanan olağanüstü hizmetler
extraordinary services Noun
seferde olağanüstü durum
wartime emergency
tam yetkili ve olağanüstü elçi
plenipotentiary and extraordinary minister
Birleşmiş Milletler Olağanüstü Durum Kuvvetleri
United Nations Emergency Forces Noun, Organizations
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Belli bir esâsa göre süregelmekte veya ... olan, fevkalâde, âdet dışı
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.