open to

English-Turkish Translation

  1. yanlış anlaşılabilir, yanlış yorumlanabilir.
    Such vague and ambiguous statements are open to misconstruction.
  2. (a) elverişli, müsait.
    This book is open to misunderstanding. (b) kabule hazır.
    to lay oneself
    open to criticism: tenkitleri kabule hazır olmak.
    to be open to advice: öğüt almaya/fikir/tavsiye vb.ni kabule hazır olmak, anlayışlı olmak, söz dinlemek. (c) kapatılmamış.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

lay one's self open to attack
kendini saldırıya maruz bırakmak Verb
open to abuse
istismara açık Adjective
open to abuse
suiistimale açık Adjective
open to all
umuma açık
open to all sects
bütün mezheplere açıktır
open to bribery
rüşvet alır
open to buy
müşteriye tanınan kredi limiti
open to criticism
eleştiriye açık
open to criticism
eleştirilere açık
open to discussion
tartışmaya açık Adjective
open to dispute
tartışmaya açık Adjective
open to doubt
şüpheli
open to doubt
tartışmaya açık Adjective
open to press
basına açık
open to public
umuma açık
open to question
tartışılır
open to question
kesin değil
open to question
şüphe götürür
open to question
tartışmaya açık Adjective
open to the four winds
her tarafı açık.
open to the public
halka/topluma/herkese açık, herkes girebilir.
open to traffic
trafiğe açmak Verb
be open to advice
söz dinlemek Verb
be open to all
herkese açık olmak Verb
be open to all views
her türlü görüşe açık olmak Verb
be open to an offer
fiyat teklifi beklemek Verb
be open to an offer
bir teklifi kabul etmek Verb
be open to an offer
teklifi beklemek Verb
be open to conviction
inanıp inanmamada serbest olmak Verb
be open to conviction
ikna edilebilir olmak Verb
be open to dispute
tartışmaya açık olmak Verb
be open to object
itiraza açık olmak Verb
be open to objection
itiraza açık olmak Verb
be open to prejudices
önyargılı olmak Verb
be open to public inspection
umumun teftişine açık olmak Verb
be open to signature
imzaya açılmış olmak Verb
be open to someone to object
birinin itiraz etmesi için serbest bırakmak Verb
be open to suggestions
önerilere açık olmak Verb
fund open to the general public
kamuya açık fon
lay oneself open to calumny
kendini iftiraya maruz bırakmak Verb
lay oneself open to criticism
kendini eleştiriye açık tutmak Verb
lay oneself open to criticism
eleştiriye maruz kalmak Verb
lay oneself open to criticism
kendisini eleştiriye maruz bırakmak Verb
lay oneself open to public censure
kendini halkın kınamasına maruz bırakmak Verb
lay oneself open to ridicule
kendini gülünç yapmak Verb
lie open to attacks
saldırılara açık bulunmak Verb
road open to traffic
trafiğe açık yol
road open to traffic
açık yol
throw open to the public
halka açmak Verb
(a law case) to open
ikame etmek Verb
(a painful subject) to open up
deşmek Verb
(police) to open a file on sb
fişlemek Verb
any device used to open
açacak
be drifted to open sea
açıklara sürüklenmek Verb
cause something to burst open
patlatmak Verb
hang about at street corners for the pubs to open
sokak köşelerinde avare avare dolaşarak meyhanelerin açılmasını beklemek Verb
individual exhibitor to open an exhibition
tek başına sergi açan sergi açmak Verb
member of parliament to open parliament
parlamento üyesi (milletvekili) parlamentoyu açmak Verb
open a line of credit to listen carefully
kulağını açmak Verb
open a park to the public
parkı halka açmak Verb
open a park to the public
bir parkı halka açmak Verb
open an account to one's order
kendi adına hesap açmak Verb
open directly on to the street
doğrudan caddeye açılmak Verb
open door to more imports
daha çok ithalata kapı açmak Verb
open new prospects to sb
biri için yeni ufuklar açmak Verb
open one's heart to sb
birine kalbini açmak Verb
open one's mind to sb
zihnini bir şeye açmak Verb
open oneself to sb
birine açılmak Verb
open the door to …
…in yolunu açmak Verb, Law
open the door to abuses
suiistimallere kapı açmak Verb
open the door to abuses
suistimallere kapı açmak Verb
open the door to sth
bir şeye buyur etmek Verb
open up a country to a trade
bir memleketi ticarete açmak Verb
open up a country to trade
bir ülkeyi ticarete açmak Verb
open up a new prospect to sb
birine meslek hayatında yepyeni bir yol açmak Verb
open up a new road to traffic
yeni bir yolu trafiğe açmak Verb
open up to the tourist trade
turist trafiğine açmak Verb
throw open one's house to sb
evini birine açmak Verb
to open vote
açık oy
try to force something open
zorlamak Verb
try to jimmy or pry open
kurcalamak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database