brief

  1. kısa (süreli).
    brief interval: kısa ara(lık).
    for a brief period: kısa bir süre için.
  2. kısaltılmış, özetli, kısa(ca), muhtasar, mücmel, birkaç kelime ile ifade edilen.
    a brief report on
    wether condition: kısa bir hava raporu.
  3. haşin, sert, kaba, nezaketsizce kısa.
  4. kısa demeç/beyanat/izahat/yazı.
  5. özetlenmiş/kısaltılmış yazı, rapor vb..
  6. Law (a) dava özeti, (b) dava dosyası, (c) yazılı belge.
  7. özet, hulâsa, kitap vb. özeti.
  8. (bkz: briefing ).
  9. üzerinde Papanın mührü bulunan mektup.
  10. bedava tiyatro bileti, paso.
  11. mektup.
  12. Transitive Verb özetlemek, kısaltmak, hulâsa etmek/çıkarmak.
  13. Transitive Verb (kısa) talimat/bilgi vermek.
    The pilots were briefed: Pilotlara talimat verildi.
  14. Transitive Verb, Law (avukat) tutmak.
    to brief a barrister: avukat tutmak.
    to brief a case: dava dosyası düzenlemek.
savunma yapmayı kabul etmek Verb
temyiz layihası Noun
temyiz dilekçesi Noun, Law
kısa kesmek Verb
işletme hakkında kısa haberler Noun
(Br) vekâletname
avukatın dava özeti
(US) önerge vermek Verb
layiha vermek Verb
(Br) mahkemede (avukat) temsil etmek Verb
birini savunmak Verb
kısaca(sı), sözün kısası, özetle, hulâsaten, özet/hulâsa olarak, birkaç kelime ile, hulâsai kelâm.
The
commander outined in brief the duties.
kısa haberler Noun
cevap dilekçesi Noun, Legal Procedure
cevap layihası Noun, Law
araştırma yapılmadan önce uygulanacak pazarlama araştırmasının hedeflerini saptayan rapor
savaşta tarafsız bir gemiye dış sular seferi için verilen gümrük belgesi
savaş esnasında gemiye verilen taşıma izni
(US) önerge vermek Verb
ek dilekçe Noun, Law
(bir davayı) kabul etmek.
sözün kısası, kısaca(sı).
(US) duruşma önergesi
avukata direktif vermek Verb
avukat tutmak Verb
bir davayı özetlemek Verb
bir avukata danışmak Verb
avukata danışmak Verb
kısa hikâyesi
kısa adres
evrak çantası Noun
avukat tayin etmek Verb
kısa veriler
davacının avukata verdiği vekâletname
...'e itiraz dilekçesi Noun, Law
avukata kısa talimatlar vermek Verb
tapu özeti: bir mülkü satan/devreden/alan kimseyi ve mülkün sicilini özetleyen belge. Noun
dilekçe kâğıdı
kısa süren barış
bülten
kısa süre kalma
biriyle konuşmayı kısa kesmek Verb
avukata dava özetini vermek Verb
… in haklarını korumak/savunmak.
(birisini) desteklemek, (deliller göstererek) savunmak, müdafaa etmek.
I hold no brief (I don't hold
any brief) for him: Onu desteklemiyorum/savunmuyorum.
I don't hold much brief for him: Ona pek güvenim yok.
…i savunmak Verb, Law
birini savunmayı kabul etmemek Verb
onu savunmuyorum
ek itiraz dilekçesi Noun, Law
kısa mesafeler giderek yolculuk etmek Verb