oppose

  1. Verb karşı koymak/çıkmak, dayatmak, direnmek, mukavemet etmek.
    The residents opposed the widening of the street.
  2. Verb engel/mani olmak, engellemek, engel çıkarmak.
    Her father opposed her wish to become an actress.
  3. Verb ihtilâfa düşürmek, vuruşturmak, çarpıştırmak.
    to oppose armies.
  4. Verb muhalefet etmek, karşı durmak, muhalif/zıt fikirde olmak.
    Opposition party opposed to any tax increase.
  5. Verb aleyhinde deliller öne sürmek, aksini iddia etmek/savunmak.
    He was opposed to the development of nuclear weapons.
  6. Verb birbiriyle karşılaştırmak/mukayese etmek.
  7. Verb karşısına koymak/getirmek.
    to oppose ones finger to one's thumb: parmağını başparmağının karşısına getirmek.
  8. Verb muhalif olmak/davranmak.
muhalefet Noun, Law
kontra gitmek Verb
bir önergeye karşı çıkmak Verb
bir parlamentonun büyük çoğunluğunun bulunduğu bir toplantıda bir kanun tasarısına karşı çıkmak Verb
bir evliliğe karşı çıkmak Verb
bir önergeye itiraz etmek Verb
bir önergeye karşı çıkmak Verb
düşmana karşı büyük direnç göstermek Verb
bir plana karşı çıkmak Verb
bir vasiyetnameyi tanımamak Verb
vasiyetnameyi tanımamak Verb
avantajları ve dezavantajları karşılaştırmak Verb
bir eyleme itiraz etmek Verb
(patent kanunu) bir patent başvurusuna itiraz etmek Verb
bir önergeye karşı çıkmak Verb
kafa tutmak Verb
münasip görmek Verb
birinin planlarına karşı çıkmak Verb
bir şeye bütünüyle karşı çıkmak Verb
hükümete karşı çıkmak Verb
boşanmaya karşı çıkmak Verb