otherwise

  1. başka türlü, başkaca, başka tarzda/şekilde, farklı.
    I could not do otherwise. I hate him and I won't pretend otherwise .
  2. yoksa, aksi halde, olmazsa, aksi takdirde.
    Do it now, otherwise it will be too late. Do what I tell
    you, otherwise you will be sorry.
  3. bunun dışında, bundan başka.
    Daddy still has a bit of cold, but otherwise all are well. An otherwise happy life.
  4. başka/farklı koşullar altında.
(a) veya başka yoldan/başka şekilde/başka türlü.
We'll get there somehow, by train or otherwise:
Trenle ya da başka bir araçla mutlaka oraya varırız. (b) … veya değil.
whether … or otherwise: ister … olsun, ister olmasın.
Mothers, whether working or otherwise have to look after the children: Anneler, ister çalışsın ister çalışmasın, çocuklara bakmak zorundadırlar.
aksi çıkmak Verb
başka türlü ifade etmek Verb
aksine bir hüküm yoksa
karşı bir hüküm olmadığı sürece
aksi belirtilmedikçe Adverb, Law
başka yollarla tazmin edilmemiş harcamalar Noun
s başka yollarla tazmin edilmemiş harcamalar
aksine hüküm olmadıkça, aksi öngörülmedikçe
aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde
aksine bir anlaşmaya varılmamışsa
aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde
aksi belirtilmediği sürece Adverb, Law
aksi belirtilmedikçe Adverb, Law
aksine şart olmadıkça Adverb, Law
bağlam aksini gerektirmedikçe