per

  1. Adposition … başına, herbir … için.
    We need 200 grams of ground beef per person. : Adam başına 200 gram kıyma
    lâzım.
    He receives $500 per week: Haftada 500 dolar alıyor.
    900 revolutions per minute: dakikada 900 devir.
    NOT: Günlük hayatta “
    per” yerine çok defa “
    a” kullanılır:
    $500 a week: haftada 500 dolar.
    8 hours a day: günde 8 saat.
  2. Adposition ile, eliyle, vasıtasıyla.
    The letter was sent per messenger.
  3. Adposition tarafından.
  4. Adposition gereğince, …'e göre.
    The order was sent out as per instructions.
  5. Adposition gözönünde tutarak, … göre/nazaran.
    A payment calculated per number of children in the family.
000 dolar olarak tahmin etmek Verb
göre
itibariyle
nazaran
yevmiye
günlük
(Lat) huzur hakkı
avans olarak
verilen habere dayanarak
yıllık, senelik, yılda, senede.
He gets $60000 per annum: Yılda $60000 alıyor.
yıllık, senelik, yılda, senede.
He gets $60000 per annum: Yılda $60000 alıyor.
parça başı Adverb
üçüncü bir kişinin ömrü boyunca
(Lat) toptan satın alma
eliyle
adam başına, nüfus başına, her bir kişiye.
nüfus başına, şahıs başına.
The income per capita: nüfus başına gelir.
kişi başına tüketim
nüfus başına düşen giderler Noun
kişi başına gelir
kişi başı gelir
kişi başına düşen net gelir
kişi başına verim (ülkenin gayri safi milli hâsılasının nüfusa bölünmesi
kişi başına düşen pay
kişi başına düşen satış
kişi başına vergi
kişi başına gelir
yüzde

percent ile ayni anlama gelir. yüzde bir, bir şeyin 1/100 ü.
This company can only supply 30
percent (=30%) of what wee need.
percent (1). Noun
diğer taraftan, bundan başka, ayrıca, bilâkis, tersine.
bir hesabın başka bir hesaptaki bakiye ile dengelenmesi
bir nüshanın maliyeti
mahkeme tarafından
mahkemece
mahkemece alınan karara göre
gereği düşünüldü Law
bütün mahkeme üyelerinin iltihak ve ittifak ettikleri esbab-ı mucibe
günlük, yevmî.
gündelik, günlük ödenti, yevmiye, harcırah, yolluk.
(US) gündelik
harcırah
kurul toplantılarında kurul üyelerine verilen tazminat
huzur hakkı Noun, Companies Law
huzur hakkı Noun, Companies Law
özel ulak uçakla
adam başına
kişi başına tüketim
dikkatsizlik yüzünden
ihmalkârlık
nüsha başına
adam başına
aylık, her ay, ay be ay, ay itibarıyla.
binde (olarak), bin … başına. Adverb
binde (olarak), bin … başına. Adverb
binde
dakika da
kaza ile
... tarihli siparişe rücuen
... tarihli siparişe dönerek
(armalarda) ortada yukarıdan aşağıya.
adam başına
kişi başı Noun
kelle başına
postayla
imza yerine
vekâleten ciro
vekâleten Adjective, Law
adına Adposition
namına Adposition
temsilen Adposition
vekâleten imza
vekâleten Adjective, Law
adına Adposition
temsilen Adposition
namına Adposition
vekâleten atılan imza Noun, Law
(Lat) bununla
demiryoluyla
örnek gibi
aslında, haddi zatında, zaten, kendiliğinden, bizatihi, yalnız başına, sadece bu sıfatla.
Most people
know very little about the educational methods per se: Aslında çok kimseler eğitim yöntemleri hakkında pek az bilgi sahibidirler.
Anything socially useful is good per se: Topluma yararlı olan her şey zaten iyi demektir.
Adverb
mutlak Adverb, Competition Law
kesin Adverb, Competition Law
çocukların da mirası aynı şekilde bölüşmeleri Noun
mirasın eşit olarak gruptaki kimselere paylaştırılması
binde
yılda
period.
person.
adam başına
tek nüsha satışı
gerçek bir zararın varlığına bağlı dava hakkı
bir zarar doğurduğu kanıtlanmadıkça dava hakkı vermeyen olay
fiili bir zararın varlığını gerektirmeyen olay
dava hakkı veren , fiili bir zararın varlığını gerektirmeyen olay
bizatihi dava hakkı veren
hesaba göre
gönderilen hesaba göre
bazen bir kambiyo senedinin üzerine yazılan
poliçenin muhatabın şahsına keşide edildiğinin belirtilmesine yönelik sözcükler Noun
senedin muhatabına keşide edildiğinin kendisine bildirilmiş olduğunu belirten ibare
anlaşmaya göre
yapılan anlaşmaya göre
ona tekabül ederek
bir hesapta karşı sütundaki kayıda bağlı olarak
sözleşmeye uygun olarak
bugüne kadar
talimat çerçevesi içinde
faturadaki gibi
fatura daki gibi
teklife göre
sipariş üzerine
ilişikteki örneğe göre
envanterdeki gibi
herzamanki gibi, âdet üzere.
murisin terekesinden bir mirasçıya isabet eden kısım
ortalama kişi başına düşen gelir
ikil/karakter Information Technology
ikil/saniye Information Technology
saniyedeki bayt sayısı
karakter/inç Information Technology
sözleşmede öngörülen şartlar Noun
Gereği düşünüldü: Noun, Law
bir satışın maliyeti Noun, Advertising
eylem başı maliyet Noun, Advertising
eylem başına maliyet Noun, Advertising
bir eylemin maliyeti Noun, Advertising
tıklama başı maliyet Noun, Advertising
bir tıklamanın maliyeti Noun, Advertising
tıklama başına maliyet Noun, Advertising
soru sorma başına maliyet
bir reklam ya da reklam kampanyası sonucu ürünün bir kez sorulmasını yaratmanın maliyeti
kalem başına düşen maliyet
müşteri yaratma maliyeti Noun, Advertising
satır ücreti
bin gösterim başı maliyet Noun, Advertising
bin gösterim başı maliyet (BGBM) Noun, Advertising
bin gösterimin maliyeti Noun, Advertising
bin gösterim başına maliyet (BGBM) Noun, Advertising
satış başı maliyet Noun, Advertising
satış başına maliyet Noun, Advertising
reklam yapanın basılı reklam aracılığıyla bin kişiye (ya da haneye) ulaşmak için yapacağı (tahmini) masraf
birim maliyeti
niteliği itibariyle tehlikeli olan şey
bizatihi tehlikeli olan şey
posta damgası tarihi
örf ve âdete göre hareket etme
formel hakaret
inç başına nokta sayısı Information Technology
manevi ikrah
eşya başına alınan gümrük vergisi
eşya başına alınan gümrük vergisi
hisse başına kazanç Noun, Banking
hisse başı kazanç Noun, Banking
efektif CPM Noun, Advertising
birim başına randıman
ömür boyu intifa hakkı
kazanç yüzdesi Noun
kişi başına gelir
yüzde artış
vekâleten ciro
yıllık faiz
satır/inç Information Technology
hisse başına işlem hacmi
kanunun istidlal olunan ihmal
(US) kanunen istidlal olunan ihmal
binde bir
saat başı verim
(Br) arkada yazılı tahvil rayicine göre ödenebilir
hesabı kapatma
birim fiyatı Noun, Commerce
eşantiyona uygun kalite
kişi başına düşen pay
mil başına ödenen ücret
mizan senedi
dakikada devir sayısı
götürü satış
(gazete) tek nüsha satışı
takas yapma
mahsup etme
bir şeyin bir şeyle muhasebesini yapma
vardiya başı standart verim
irsi intikal
şartlar sözleşmedeki gibi
(borsa) yüzde üç getiren menkul kıymetler Noun
'lık ciro yapmak Verb
yıllık ciro
fatura değeri
hane halkı başına televizyon seyreden kişiler (televizyonu seyreden ya da seyretmeyen hane halkında bir
televizyon programını seyreden ortalama insan
saat ücreti
per se Adverb, Competition Law

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Kanat