Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
runner
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
beşik ayağı: beşik veya sallanan sandalyenin kavisli ayağı.
Noun
koşucu, koşan kimse.
Noun
ulak, haberci, (özellikle banka, borsa vb.).
Noun
simsar.
Noun
kızak.
Noun
kızak ayağı.
Noun
buz kayağının namlusu.
Noun
(üzerinde birşeyin kaydığı) makara.
Noun
(mobilya) (bkz:
rocker
) (1).
Noun
makinist, makine yöneticisi/operatörü.
Noun
yol halısı.
Noun
uzun (ensiz) masa örtüsü.
Noun, Botany
(a) yerde kökler salarak tutunan bitki (çilek vb.), (b) bu bitkinin saldığı kök.
Noun
(döküm) erimiş madenin aktığı kanal, oluk.
Noun
kaçakçı.
Noun
kaçakçı gemisi.
Noun, Zoology
turnacık
(Caranx crysos):
Cape Code ile Brezilya kıyıları arasında avlanan bir balık türü.
Noun
sabit tek makaralı palanga.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
bank runner
banka habercisi
Blade Runner
Bıçak Sırtı
Proper Name, Cinema
blockade runner
abluka yaran
blockade runner
ablukayı yaran
bow street runner
(İngiliz) polis memuru.
cargo runner
vinç teli
front runner
önde koşan, baş koşucu.
Noun, Sports
front runner
(herhangi bir yarışmada) birinci, başta gelen yarışmacı.
Noun
gun runner
silah kaçakçısı
gun runner
silah satıcısı
money runner
(US) dünyanın her yerindeki piyasalarda yatırım yapan ve bu süreç içinde sıcak para yaratan bir kişi
için kullanılan konuşma dili terimi
not to be a big runner
çok revaçta olan bir mal olmamak
Verb
scarlet runner
kızıl fasulya
(Phaseolus coccineus).
G. Amerikada yetişir, al çiçekler açar.
runner bean
sırık fasulyesi.
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.